Yeni Dünya Mirası Adaylarımızda Değişim ve Arkeolojik Sitler

19 Nisan 2012 itibari ile Türkiye’nin UNESCO Dünya Miras Geçici Listesindeki varlık sayısı 38 olurken, adaylar içinde antik yerleşimler ön plana çıkıyor.

Bitlis, Ahlat / Fotoğraf : Zeki Yavuzak, Aktüel Arkeoloji Fotoğraf Yarışması.

Türkiye’nin 1982 yılında Birleşmiş Milletlerin Dünya Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Sözleşmesine imza atması ile başlayan, UNESCO Dünya Miras Listesi serüveni, yeni bir dönemece girdi. 2000’li yıllara kadar sahip olduğu zengin arkeolojik, kültürel ve doğal zenginliklere karşın Dünya Miras Listesinde varlık gösteremeyen ülkemiz, 2011 yılında Selimiye Camii ve Külliyesi’nin listeye girmesi ile Dünya Mirası sayısını 10’a çıkarma başarısını gösterdi.

UNESCO, ülkelerin Dünya Mirası Listesine girmesini düşündükleri kültürel zenginliklerini önce Geçici (Tentative) Listeye sunmalarını istiyor. Kültürel varlıklar, Dünya Mirası Listesine girmeden önce bu geçici listede en az bir sene kalırken, ülkeler bu süre zarfında ulusal ve uluslararası topluma “Yeni Dünya Mirası Adayları” olarak bu varlıkları tanıtıyor. UNESCO ayrıca söz konusu “Geçici Liste”de kaldığı süre zarfında kültürel varlıkların gerek bilimsel ve gerekse de turizme yönelik çalışmaların odağı haline gelmesini de amaçlıyor.

Ülkelerin Geçici Liste’de bekleyen varlıklar ile ilgili “Adaylık Dosyaları”nı hazırlayarak UNESCO Dünya Miras Komitesi’ne sunması ile bu varlıklar Dünya Miras Listesi’ne girebiliyorlar. Öte yandan UNESCO Dünya Miras Listesine ülkeler her sene biri kültürel ve biri doğal olmak üzere en fazla iki yeni aday sunabilirken, Geçici Listeye istenildiği kadar kültürel varlık sunulabiliyor. Bu nedenle birçok ülkenin başvuru sınırlaması nedeni ile gerçek listede gösteremedikleri kültürel varlıklarını Geçici Liste aracılığı ile dünyaya tanıtmaya başladıklarını görüyoruz.

Türkiye’nin son yıllarda önemi hızla artan Geçici Listedeki konumu ise, UNESCO Dünya Miras Listesindeki konumuna paralel iniş ve çıkışlar gösteriyor. Şu anda Geçici Listede 38 varlığı bulunan ülkemiz, bu varlıklardan 2 tanesini 1994, 15 tanesini ise 2000 yılında Geçici Listeye sunmuş. 2000 yılında ciddi çıkış yapan Türkiye, sonrasında 2009 yılına kadar Dünya Mirasları için neredeyse hiçbir girişimde bulunmamış. 2009 yılında 5 yeni aday ile Geçici Listesini yenileyen Türkiye, 2011 yılında hem Selimiye Camii ile UNESCO Dünya Mirası sayısını 10’a çıkarmış ve hem de Geçici Listeye 4 yeni aday sunmuştur. 2012 yılında yeni bir atağa geçen ülkemiz 12 yeni aday ile Geçici Listedeki varlık sayısını 38’e çıkardı.

Ülkemizde son yıllarda UNESCO Dünya Mirası adayları ile ilgili olarak yaşanan bu çıkışta değişimin tek göstergesinin miras adaylarımızın sayısının atması olduğunu söylemek yanlış ve eksik olacaktır. Öyle ki 2010 yılından itibaren doğrudan Kültür ve Turizm Bakanlığının başvuru kararlarını aldığı dönemin geride kaldığını ve yeni Geçici Liste başvurularında yerel yönetimlerin ve sivil toplum kuruluşlarının öncelik aldığını görüyoruz. 2011 yılında Geçici Listeye giren Bergama için Bergama Belediyesi Bakanlığa başvurarak çalışmalar yaparken, bu yıl Geçici Listedeki yerini alan Hacı Bektaş Veli Külliyesi için bir sivil toplum kuruluşunun, Odunpazarı için Eskişehir Belediyesi’nin ve Yesemek ile Zeugma için ise Gaziantep Büyükşehir Belediyesinin çalışmalarda bulunduğunu görüyoruz. Yerel yönetimlerin biraz turizm ve biraz da uluslararası alanda kendilerine yer bulma çabalarının bir sonucu olan bu gelişmeler, aynı zamanda ülkemizin UNESCO Dünya Mirası Listesindeki konumunu güçlendiren bir değişimi başlatıyor.

Ülkemizin son yıllarda gösterdiği bu çıkışın içinde arkeolojik zenginliklerin büyük rol aldığı ise diğer bir gerçek. Geçici Listede yer alan toplam 38 varlığın 18 tanesi arkeolojik, 6 adedi arkeolojik zenginliğe sahip kültürel varlık ve kalan 13 adedi doğal ve arkeolojik olmayan kültürel sitlerden oluşuyor. Ülkemizin 10 olan Dünya Mirası varlığından 5 adedi yine arkeolojik sitlerden oluşuyor. Ülkemizden Geçici Listede yer alan ve şu anda UNESCO Dünya Miras Listesine girmek için çalışmalar yürütülen yerler ise Çatalhöyük, Alanya, Bergama, Efes, Aphrodisias ile Bursa. Çalışmaların yapıldığı bu alanlara baktığımızda yine arkeolojik sitlerin ağırlığı gözlemleniyor.

Dünya tarihini yazan ve yönlendiren arkeolojik sitlerimizin, ülkemizin UNESCO gibi uluslararası platformlarda temsil gücünü artırması ümit ediyoruz ki bu alanların korunması çabalarında da uluslararası normların yakalanmasını sağlayacaktır.

EN ÇOK OKUNANLAR

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER