UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan Arslantepe Höyüğü, medeniyetin doğuşunu modern çağa bağlayan iki sıra dışı eserle bir kez daha ilgi odağı oldu.

Ali Vahdati ve meslektaşları Raffaele Biscone, Roberto Dan ve Marie-Claude Trémouille tarafından yapılan bir çalışmada, Büyük Horasan Uygarlığı (GKC) Tepe Chalow alanından şimdiye kadar çıkarılan en zengin gömüde bulunan kalıntılar ve eserler analiz edildi.

Ukrayna'da bulunan bu parçalar, insan manipülasyonunun izlerini taşıyor; ancak araştırmacılar hala doğal güçler tarafından şekillendirilmiş olma ihtimalini göz ardı etmiş değiller.

Bu minik kuş heykeli, 40  bin yıl önce Avrupa'daki ilk insanlar tarafından yontarak oluşturuldu.

1920'lerde Çek Cumhuriyeti'ndeki Dolní Věstonice arkeolojik alanında keşfedilen bu heykel, 26 bin yıllık olmasıyla dünyanın herhangi bir yerinde günümüze ulaşan en eski insan portresi olarak kabul ediliyor.

Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı tarafından yapılan son basın açıklamasına göre, arkeologlar Mısır'ın Luksor kentinin Batı Yakası'ndaki Güney Asasif nekropolünde bir mezar ortaya çıkardılar.

Innsbruck Üniversitesi'nden arkeologlar, Avusturya'nın güneyindeki bir tepe yerleşiminde yaptıkları kazılarda 1500 yıllık bir emanet sandığı ortaya çıkardılar.

Anadolu'da ilk merkezi devlet örgütlenmesini kuran Hititlerin başkenti Hattuşa'da (Boğazköy) devam eden arkeolojik kazılarda 2800 yıllık fildişinden yapılmış bir süsleme parçası bulundu.

20 yılı aşkın bir süredir, Hohle Fels Mağarası'ndan çıkarılan ilk fildişi heykelciğin bir at olduğu düşünülüyordu, ta ki arkeologlar yeni bir keşif yapana kadar.

Artık "Fildişi Kadın" olarak anılan kişi, fildişi dişler, yüksek kaliteli çakmaktaşı, devekuşu yumurtası kabuğu, kehribar ve kaya kristali bir hançer de dahil olmak üzere bölgedeki en büyük nadir ve değerli eşya koleksiyonuyla dolu bir mezara gömülmüştür. Bu bulgular, kadınların bu antik toplumda sahip olabileceği yüksek statüyü ortaya koymaktadır.