Arama Sonuçları

Türk Kökenli Avarların Avrupa’daki Antik DNA’ları İnceleniyor

Max Planck Evrimsel Antropoloji Enstitüsü'nden bilim insanlarının liderliğindeki multidisipliner bir araştırma ekibi, 6. yüzyılda Avrupa'nın Karpat Havzası'na yerleşen Avar dönemi Türk kökenli toplulukların sosyal dinamiklerini yeniden yapılandırmak için antik DNA verilerini açık bir arkeolojik, antropolojik ve tarihsel bağlamla birleştirdi.

İmparator Augustus’un Kayıp Villası Bulundu

Tokyo Üniversitesi'nden arkeologlar, İtalya'nın güneyindeki Napoli bölgesinde yer alan Somma Vesuviana yakınlarında inşa edilen ve 1. yüzyıldan kalma büyük bir mülk olan Augustus Villası'nın kalıntılarını kazdı. Burası, ilk Roma imparatoru efsanevi Gaius Octavius Julius Caesar Augustus’un MS 14 yılında öldüğü söylenen yerdir.

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

Kibyra Yuvarlak Planlı Çeşme Yapısı (Tholos Nymphaion)

Burdur’un Gölhisar ilçesindeki Kibyra antik kentinde bilimsel kazı çalışmaları 2006 yılında başlatılmış ve halen T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izin ve destekleriyle, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi adına Prof. Dr. Şükrü Özüdoğru başkanlığındaki bir ekip tarafından sürdürülmektedir.

Taş Tepeler – Yeni Bir Hikaye

Taş Tepeler, insanlık tarihindeki büyük dönüşümü ifade eden yerleşik yaşamın başladığı Güneybatı Asya’da, anıtsal mimarisi, görkemli sanatı ve sembolik betimlemeleriyle ayrıcalıklı yeri olan bir bölgeyi yansıtır. Burası Doğu Torosların, Mezopotamya düzlüklerine alçalan eteklerinde, Şanlıurfa’da Harran Ovası’nın etrafını çevreleyen geniş platodur. Milyonlarca yıl süren konar-göçer yaşamdan yerleşik hayata geçen ilk topluluklara ev sahipliği yapan bu coğrafya bir uçtan diğerine 200 kilometrelik bir alana yayılmaktadır.

Anadoluvius Turkae’nin Bulunduğu Çorakyerler Fosil Lokalitesi

Çankırı ili merkezinde yer alan ve dünyada eşine az rastlanır bir zenginlikte olan Çorakyerler fosil lokalitesi aslında 1960’lı yıllarda Maden Tetkik Araştırma Enstitüsü ile Alman Linyit Araştırma Grubunun ortak projesi çerçevesindeki araştırmalar sırasında keşfedilmiş bir alandı.

Zeytinburnu İskeletleri ve Bulunan Lahit

2008’DEN BU YANA İstanbul Arkeoloji Müzeleri Müdürlüğü ile birlikte çalışıyorum. 2008-2011 yılları arasında özellikle Yenikapı’da Prehistorik Dönem iskeletleri bulunduğunda kaldırılmasına destek olmak için araziye gitmiştim. O zamanlar, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Prehistorya Bilim Dalı ve Bordeaux 1 Üniversitesi Biyolojik Antropoloji Bölümünde doktora çalışmamı yürütüyordum.

İstanbul’umuza Bir Müze Daha Kazandırdığımız İçin Heyecanlıyız

Kazlıçeşme, ismini surların önündeki fetih ordusunun suya ihtiyacı olan askerlerine adeta suyun kaynağını işaret eden kaz sürüsünden almış. Sur dışı olarak burası, fetih sonrasında önce deri işleme, sonra sanayi bölgesi kimliğiyle gelişmiş. İçinde Kazlıçeşme Sanat binasının da bulunduğu alan, 19. yüzyıl ortasında askeri fabrika işçileri için hastane olarak hizmet vermeye başlamış.

Zeytinburnu Mozaikleri ve Buluntuların Önemi

İstanbul için, Türkiye için mozaik sanatı oldukça ilginç bir konu. Dünyanın bu tür en eski mozaik uygulamalarının bazı örnekleri de Türkiye’de, Gordion Yassıhöyük’te karşımıza çıkıyor. Zeminde küçük farklı taşları yan yana dizerek birtakım desenler oluşturmak, çok eski çağlardan beri sevilen bir uygulama. Bizim coğrafyamızda da bunun ilginç örneklerini görebiliyoruz.

Trisagion İkonu, Campus Maritus ve Zeytinburnu’na Dair Küçük Bir Not

Konstantin ile birlikte yeni başkent İstanbul’un inşa sürecinde, Roma topografyası ve mimarisinin taklit edildiği bildik bir konudur. Bu adaptasyon sürecinde sur içindeki düzenlemelerin sur dışındaki alanlarda da yapıldığı, bu bağlamda Yedikule Altın Kapı’dan itibaren Kazlı Çeşme Zeytinburnu ve Bakırköy hattının hem mimari hem de fonksiyon olarak yeniden kurgulanmış olduğu anlaşılmaktadır.

Zeytinburnu Mozaikleri

Zeytinburnu mozaiklerine, yönelik kazı çalışmaları 2017 yılında başlayarak 2021 yılında tamamlandı. Mevcutta Kazlıçeşme Sanat Galerisi olarak kullanılan binanın güçlendirme çalışmaları sırasında mozaiğin bir kısmının keşfedilmesi sonrasında konu hemen Bölge Koruma Kuruluna ve Arkeoloji Müze Müdürlüğümüze intikal etmiştir.

Bir Keşfin Hikayesi

Anadolu toprakları 2023 yılında da birbirinden değerli arkeolojik keşiflerle şenlendi. Dünyanın başka hiçbir coğrafyasında bulunmayan arkeolojik zenginliğe sahip olan ülkemiz, gerçekleştirilen kazılar ve araştırmalarla her geçen yıl daha da önemli bir konuma ulaşmaktadır. Bu yıl, yasa dışı yollarla yurt dışına kaçırılan pek çok kültür varlığımız,  T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın yürütmüş olduğu çalışmalarla ait olduğu topraklara getirildi.

Homo Sapiens'in Afrika Dışındaki İlk Vatanı Bulundu

İnsanlık tarihinin en büyük anlarından biri, 60 bin ila 70 bin yıl önce Homo sapiens'in bir kısmının Afrika'yı terk etmesiyle gerçekleşti. Bu çağın büyük önemine rağmen, insanların 70 bin ila 45 bin yıl önce daha geniş bir dünyaya ilk ayak bastıkları zaman nerede oldukları hakkında şaşırtıcı derecede az şey biliyoruz.

130 Bin Yıllık Dünyanın En Eski Hayvan Heykeli Keşfedilmiş Olabilir

İlk bakışta, bu sadece garip bir şekilde simetrik bir kaya gibi görünebilir. Ancak araştırmacılar yakın zamanda bu nesneyi daha derinlemesine incelediler ve bunun tarih öncesi döneme ait bir vatoz heykeli olabileceğini düşündüler. Eğer bu doğruysa, bu kalıntı başka bir hayvana ait bilinen en eski sanat eseri olacaktır.

Tanrı Apollon’a Ait 1800 Yıllık Heykel Başı Keşfedildi

Yunanistan'ın Philippi kentinde MS 2. ya da 3. yüzyılın başlarına ait bir Apollon başı gün ışığına çıkarıldı. Heykel, 2023 kazı sezonunda, 2022'de genç Herakles’in büyük heykelinin bulunduğu Decumanus (şehrin ana güney aksı) ile Egnatia'nın (kuzey aksı) kesiştiği noktada bulundu. Arkeologlar her iki heykelin de aynı anıtsal, zengin bezemeli yapının parçası olduğuna inanıyor.

Devasa Bir Etrüsk Mezarı Keşfedildi

Büyüleyici bir antik uygarlık olan Etrüskler, MÖ 8. ve 3. yüzyıllar arasında bugün İtalya'da Toskana, batı Umbria ve kuzey Lazio olarak bildiğimiz bölgede yaşamışlardır. Tarihçilerin bu ilgi çekici kültür hakkında sahip oldukları sınırlı bilgiye rağmen, Latin edebiyatı onların varlığına dair bazı referanslar sunmaktadır. Ancak Etrüskler hakkındaki temel bilgilerimiz mezarlarındaki arkeolojik keşiflerden gelmektedir.

İkiz Bebekler Kabartmalı Tek Antik Yunan Mezar Steli

Atina Ulusal Arkeoloji Müzesi, antik Yunanistan'dan günümüze ulaşan tek kucakta ikiz bebek oyması olan bir mezar steli parçasını gün ışığına çıkardı. Bir çift kadın elinin kucakladığı mermer bebekler MÖ 4. yüzyıla tarihleniyor ve muhtemelen doğum sırasında ölen bir kadının mezar işaretinin bir parçasıydı.

Antik Dönemde Eğitim

Doğadaki tüm canlılar gibi insanlarda pek çok konuda içgüdüsel olarak hareket etmektedir. Bunun haricinde bazı özel bilgiler ise nesiller boyu aktarılmakta ve devamı sağlanmaktadır. Bilgi ve deneyimin aktarımı konusundaki en becerikli canlı şüphesiz insandır.

Antik Dönemde Müzik Sanatı ve Eğitimi

Müzik, insanoğlunun varlığı ile birlikte var olduğu düşünülen insan hayatının en vazgeçilmez unsurlarından biridir. İlk insanlar yerleşik bir düzene sahip olamamaları sebebi ile avcı toplayıcı özellikleri ile ön plana çıkmıştır. Doğadaki seslerin taklit edilmesi ile başlayan sesli iletişimin daha sonra ilerleme sağlayarak, insan sesinden ilkel çalgılara doğru bir gelişimi desteklediğini söyleyebiliriz.

Antik Roma’da Eğitim

Roma, MÖ 753’te Romulus ve Remus adlı ikiz kardeşlerin kurduğu küçük bir kentten, bir imparatorluğa dönüşmüştür. Bu dönüşümün yalnızca coğrafi olarak değil toplumsal, ekonomik, kültürel, dini alanlarda da yaşanmış olduğu muhakkaktır. Bu bağlamda Roma’nın eğitim alanında geçirdiği önemli değişimlere yakından bakmak neredeyse tüm alanlarda yaşanan değişimin girift bir bütünlük arz ettiğinin fark edilmesini sağlayacaktır.

Antik Yunan Okul Öncesi Eğitiminde Kadının Yeri

Arkaik Dönem öncesini aydınlatan Homeros destanları, Yunan kadın modelini çizmekte, kadınların ev yönetiminden ve çocukların eğitimden sorumlu olduğunu göstermektedir. Kourotrophos denilen çocuk yetiştiriciliği, anneler başta olmak üzere oikos içinde çalışan bakıcı ve sütannelerin (τροφοί) sorumluluğunda olmuştur.

İskenderiye Mekanik Okulu

İnsanın doğayla ilk karşılaşmasının, onun en mutlu anı olmadığını söylemek için elimizde yeterince veri bulunmaktadır. Belki deneyim sonucu olarak değil ama imgelem gücümüzle dünyamızın her zaman bu denli dingin bir doğallığa sahip olmadığını öngörebiliriz. Bu yüzden insanın yeryüzünde belirdiği ilk andan itibaren karşılaştığı olağanüstü belirsizliklerin içerisinde hayatta kalmayı başarmasının büyük zorluğunu hayal edebiliriz.

Milet Okulu

Her geçen gün, gün yüzüne çıkan, yeni bir boyutuyla her defasında yeniden keşfedilen insanlık tarihi, bize aynı zamanda etkileşimin ve iletişimin kadim doğası hakkında da yeni veriler sağlıyor. Tarihin bize uzak olan noktalarından, asılar öncesinden hatta karanlık dönemlerden elimize ulaşan verilerle yine yeniden insanlık tarihine bakma ve ortak mazimizi anlama imkanı yakalıyoruz.

Antik Çağların Eğitimi Bugüne Ne Söyler?

Beşer doğmaktan insan olmaklığa geçişin gizemli bir serüveni vardır. Somut dünyadan, soyut aleme geçişin hikâyesi henüz hiçbir pedagog ya da psikolog tarafından tam anlamıyla açıklanmış değildir. İnsanın bir insan olarak yaşayabilmesi için diğer canlılardan farklı bir yetişme ve büyüme sürecine ihtiyacı vardır. Bu sürecin en temel niteliği, hayatın devamı için bir dizi bilgi ve davranış edinme zorunluluğudur.

44. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu Nevşehir’de Gerçekleştirilecek

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü Kazılar ve Araştırmalar Dairesi Başkanlığı, yaptığı açıklamada, 44. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu’nun, 27-31 Mayıs 2024 tarihleri arasında, Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi'nde gerçekleştirileceğini duyurdu.

Panama’da Altınlarla Süslenmiş Bir Mezar Bulundu

Panama'daki El Caño Arkeolojik Alanı'nda, İspanyol öncesi Coclé kültürüne ait, altın ve seramiklerle zengin bir şekilde döşenmiş yüksek statülü bir adamın mezarı ortaya çıkarıldı. Mezar MS 750-800 yıllarına tarihleniyor ve adak olarak gömülmüş seramik eserlerle dolu.

Kadın Eğitiminde Güzel Sanatlar ve Heykeltıraşlık

Osmanlı İmparatorluğunda kadının sanat eğitimi serüveninden önce kadın eğitimini hazırlayan koşullar büyük oranda Jön Türk Devrimi’nin ardından, kadınların kamusal alanda sosyal ve siyasal hak talep etmeleriyle başlar. Osmanlı kadınlarının hak elde etmelerine yönelik talepleri, 20. Yüzyıl başında dünyanın çeşitli ülkelerinde de hız kazanmaya başlayan kadın hareketleri ile paralellik gösterir.

Hellenistik Dönemin Şair Kadınları

Toplun içinde belirli bir yeri olan ve genelde evde eğitim almak zorunda kalan antik çağın kadınları, Hellenistik Dönem itibari ile özellikle sanatta kendilerini göstermeye başlamışlardır. Beşerî bilimlerde yüksek seviyede eğitim alabilmeyi başarmış soylu kız çocukları yetişkin olduklarında almış oldukları bu eğitimi hayatlarına ve mesleklerine yansıtmışlardır.

Antik Çağlarda Kadın, Doğum ve Hurma İlişkisi

Binyıllardır süre giden kadın ve hurma ilişkisinden yalnızca bir kesit sunmayı hedefleyen bu çalışmanın çıkış noktasını; arkeolojik belleğimize kazınmış bir görsel ile bir mitosun sunduğu detaylar oluşturur. Bununla birlikte görece geri planda kalmış olan bu detaylar bizlere kendi hikayelerinin çok ötesinde derin bir kültürel ve bilimsel ilişkinin de kapılarını aralar.

Anadolu’da Neolitik Çağ Kadın Figürinleri ve Anlamları

“Yalnızca kendi varlıklarını sergileyen nesnelerin tersine, bir yontu ya da bir resim her zaman yalnızca kendi varlığını değil, başka bir şeyi de sergiler” demiştir Alberto Giacometti. İnsan, ortaya koyduğu herhangi bir eserde salt gözlemlediği bir formu meydana getirmiş olmamalıdır. Ona yüklediği anlamlar bütününü taş, kil, ahşap, maden, kemik gibi hammaddelere aktarmış ve formu dışında objelere dönüştürmüştür.

Kadının Şişmanlığının Tarihsel Evrimi

Yıl 1984. Üniversite sınavlarında Tiyatro ya da Tarih Bölümünü isterken hasbelkader Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümünü kazandım. Hititoloji dersi ilk etapta gözümü korkutmuş, bu bölümden sittinsene mezun olamayacağımı düşünmüştüm. Sabahın köründe, perdeleri kapatılan sınıflarda slayt gösterileri ise öğrencileri uykuya geçirecek tarzdaydı. Eskiçağ insanının eserleri pek fazla ilgimi çekecek türden değildi.

Çağlar Boyu Kadın

Paleolitik Dönemde bereketin simgesi olarak görülen kadınlar, kısacık hayatları boyunca sürekli bir yaşam mücadelesi vermenin yanında art arda gebe kalıp neslin devamını da sağlamıştır. En erken sanat örneklerinden biri olan ve bilim insanlarınca “Venüs” olarak adlandırılan kadın heykelcikleri, kadının bereket ile ilişkilendirilmesinin birer sembolüdür. Büyük göğüslere ve kalçaya sahip olan bu heykelciklerin doğurganlığı ve üretkenliği temsil ettiği düşünülmektedir.

Antik Yunanistan’da Akıl ve Akıl Hastalıkları Modelleri: Platonik Model

Bu makale, Klasik Yunan Antik Çağında zihin ve akıl hastalıkları hakkındaki fikirlerin tarihine ilişkin kapsamlı bir çalışmanın bir parçasıdır. Önceki makalelerde Homerik destanlar, İlyada ve Odysseia’da yer alan zihinsel işlev, zihinsel rahatsızlık ve tedavi kavramları ele alınmıştı. Devam eden diğer çalışmalar tıbbi fizyolojik bakış açıları ve bu alandaki felsefi kavramların sosyal psikolojik bağlamı ile ilgilidir.

Eski Yunan Mitoslarında İntiharlarıyla Konu Olan Kadın Kahramanlar

Antik çağdan günümüze ulaşan tarihî, edebî ve felsefî metinler, Eski Yunanlı’nın intihara bakışına dair önemli veriler sunar. Buna göre Eski Yunanlılar, intiharı, bireyi, kendini öldürmeye iten sebepler ve şartlar göz önünde bulundurarak, onurlu ya da alçakça bir davranış olarak nitelendirirdi.

Hitit Arşivlerinde Akıl Hastalıklarına Dair Bazı Gözlemler

Akıl ve ruh sağlığının yerinde olması tam anlamıyla sağlıklı olabilmenin en temel unsurlarındandır. Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına göre ruh sağlığı “bireyin kendi yeteneklerinin farkına vardığı, yaşamın normal gerginlikleriyle başa çıkabildiği, üretken, verimli bir şekilde çalışabildiği ve içinde yaşadığı topluma katkıda bulunabildiği bir iyilik hali”dir.

Eski Mezopotamya’da Ruhsal Hastalıklar ve Tedavi Yöntemleri

Eski Mezopotamya’dan günümüze kalan tıbbi metinlerle, Maqlȗ ve Šurpu gibi büyü metinleri, tıbbın gelişmişlik düzeyiyle bağlantılı olarak, ruhsal hastalıklar konusunda, o dönemlerde akla uygun açıklamaların yapılamadığını ve yaşanılan rahatsızlıkların nedeninin tanrı, iblis, ruh ve büyü gibi doğaüstü güçlerle ilişkilendirilerek açıklandığını göstermektedir.

Roma Şarabının Tadı Nasıldı? Görünüşe Göre Biraz Baharatlı

Günümüz insanlarının bir ya da iki kadeh şaraptan hoşlandığını düşünüyorsanız, Romalıları duyana kadar bekleyin. Şarap içmeyi çok sevdikleri, hatta şarap yapımını izlemenin bir eğlence biçimi olarak görüldüğü biliniyor. Peki Roma şarabının tadı, kokusu ve görünüşü gerçekte nasıldı? Romalıların şarap yapımında kullandıkları kil kapları analiz eden yeni bir çalışma bu sorunun cevabını ortaya çıkarmış olabilir.

Macaristan’da Zırhı, Silahları ve Atı İle Gömülmüş Avar Savaşçısı Bulundu

Déri Müzesi'nden arkeologlar, Macaristan'ın kuzeydoğusunda, Ebes yakınlarındaki bir Erken Avar mezarında eksiksiz bir lamel zırh seti ortaya çıkardılar. Bu eser 7. yüzyılın ilk yarısına tarihlenmektedir ve şimdiye kadar büyük ölçüde sağlam ve orijinal konumunda keşfedilen ikinci Panoniyen Avar lamel zırhıdır. İlki 2017 yılında Ebes'in sadece 16 kilometre güneyindeki Derecske'de bulunmuştu.

Fas Sahilinde 90 Bin Yıllık İnsan Ayak İzleri Keşfedildi

Arkeologlar Fas kıyılarında, Kuzey Afrika ve Güney Akdeniz'de şimdiye kadar keşfedilen en eski insan ayak izlerini ortaya çıkardı. Yaklaşık 90 bin yıl öncesine tarihlenen bu ayak izleri aynı zamanda "dünya çapında Homo sapiens'e atfedilen en eski ayak izleri arasında yer alıyor."

Gizemi Çözülemeyen Kentauros Heykeli

Danimarka'nın Kopenhag kentindeki Ulusal Müze'de, bir zamanlar Atina'daki Akropolis'te bulunan antik Yunan Parthenon tapınağının bir parçası olan mermer bir baş bulunmaktadır. Bu kafa aslında bir Kentauros figürüne aitti ve Yunan mitolojisindeki Lapith'lerin Kentauroslar’a (yarı at, yarı insan olan efsanevi yaratıklar) karşı savaşını tasvir eden bir sahnenin parçasıydı.

Süslü Adaklarla Dolup Taşan 2700 Yıllık Tapınak Keşfedildi

Yunanistan'ın Euboea adasındaki Artemis Amarynthos kutsal alanındaki bir tapınakta kazı yapan İsviçreli ve Yunan arkeologların dört yıllık ortak çalışması, MÖ 7. yüzyıla tarihlenen güzel bir Artemis tapınağını ortaya çıkardı. Tapınağın boyutu ilk beklentileri aşarak etkileyici bir şekilde 34 metre uzunluğunda olup, aynı döneme ait diğer anıtlarda da rastlanan "mükemmel" bir ölçüdür.

Roma İmparatorluk Kültünün Şimdiye Kadarki En Büyük Kanıtı Bulundu

Saint Louis Üniversitesi'nde tarih profesörü olan Douglas Boin, Amerika Arkeoloji Enstitüsü'nün yıllık toplantısında önemli bir duyuruda bulunarak, ekibiyle birlikte Roma İmparatorluğu'nda pagan tanrılardan Hıristiyanlığa doğru yaşanan toplumsal değişime dair önemli bilgiler sunan antik bir Roma tapınağı keşfettiklerini açıkladı.

385 Milyon Yıllık Dünyanın En Yaşlı Ormanı

Dünya'daki ağaçların sayısının Samanyolu'ndaki yıldızlardan üç trilyon fazla olduğu tahmin ediliyor. Bu odunsu harikalar gökyüzündeki karbondioksiti sünger gibi çeker, toprağı erozyona karşı destekler, ekosistemler arasında su döngüsü sağlar ve sayısız yaşam biçimini destekler. Ve büyük ölçüde onların sofistike kök sistemlerine teşekkür etmeliyiz.

Moğolistan'da Daha Önce Keşfedilmemiş Bir Duvar Sistemi Araştırılıyor

Çin Seddi'nin Moğolistan'a uzanan ve şekli nedeniyle Moğol Arkı olarak bilinen bir bölümü bulunmaktadır. Araştırma ekibi, Çin'deki duvarla karşılaştırıldığında, Moğolistan'daki yay üzerinde çok az çalışma yapıldığını belirtiyor. Bu yeni çalışmada, çeşitli yaklaşımlar kullanarak duvar hakkında daha fazla bilgi edinilmeye çalışılmıştır.

İkizlere Hamile Olduğu Keşfedilen Genç Mumya

Mısır'da arkeologlar tarafından keşfedilen, doğum sırasında ölen 14-17 yaşlarındaki genç bir kadına ait mumyalanmış kalıntıların ortaya çıkardığı trajik hikâyenin tamamı. Bulguyu aynı anda hem dehşet verici hem de olağanüstü kılan şey, bir fetüsün plasentanın pelvik bölgede, diğerinin ise göğüste bulunması ve yaklaşık 1.500 yıl önce doğum sırasında çözülmemiş komplikasyonlara işaret etmesidir.

Ortaçağ Mezarında Süslü ve Oldukça Uzun Bir Kılıç Bulundu

İsveç'in batı kıyısındaki liman kenti Halmstad'da, uzun boylu bir adamın kalıntılarını ve uzun bir kılıcı içeren bir ortaçağ mezarı keşfedildi. Kılıç adamın sol tarafına yerleştirilmişti ve mezardaki tek eserdi. İskelet kalıntıları üzerinde yapılan osteolojik incelemeler, adamın en az 1.80 boyunda olduğunu ve kılıcın ahşap kabzası da dahil olmak üzere günümüze ulaşan parçalarının 1.2 metre boyunda olduğunu ortaya koymuştur.

İskit Sadaklarının İnsan Derisinden Yapıldığı Keşfedildi

Antropologlardan oluşan çok kurumlu bir ekip, Ukrayna'daki kazı alanlarında bulunan iki antik İskit deri parçasının insan derisinden yapıldığını keşfetti. Açık erişimli PLOS ONE sitesinde raporlanan projelerinde grup, Yunan tarihçi Herodot'un antik İskit savaşçılarının belirli davranışlarına ilişkin bir anlatımını test etti.

Bir Göktürk Kağanının Yüzünün Tasvir Edildiği Kemer Tokası Keşfedildi

Doğu Kazakistan'da Batı Göktürk dönemine ait bir kurgan ve pek çok yeni eserler tespit edildi. 2021 yılındaki kazılarda Eleke Sazı Kağan kompleksindeki kurgan alanında, Göktürk soyuna mensup olan ve Suyab'taki Türk kağanı adına On-Ok ilini yönetmekle görevlendirilen Tiginin şahsi eşyaları bulundu.

İnsanlığın En Eski Sanatlarından Biri Yok Oluyor

Eski insanlar 45 bin yıldan daha uzun bir süre önce Endonezya mağaralarına bazı sahneler çizdiler, ancak sanatları hızla yok oluyor. Araştırmacılar, duvar resimleri sonsuza dek yok olmadan önce bu hasara neyin yol açtığını ve nasıl durdurulabileceğini keşfetmeye çalışıyor.

Viking Diş Hekimliği Şaşırtıcı Derecede Gelişmişti

İsveç Göteborg Üniversitesi'nden Carolina Bertilsson ve meslektaşları tarafından 13 Aralık 2023'te açık erişimli PLOS ONE dergisinde yayınlanan bir araştırmaya göre, İsveç'teki Vikingler ağrılı diş sorunlarından muzdaripti ve zaman zaman bunları tedavi etmeye çalışıyorlardı.

Roma’da Duvarları Eşi Benzeri Görülmemiş Mozaiklerle Süslü Bir Villa Keşfedildi

Roma'daki arkeologlar, geç Cumhuriyet dönemine ait lüks bir villada, Roma dünyasının hiçbir yerinde benzeri olmayan, tasarım ve malzeme açısından çok karmaşık muhteşem bir duvar mozaiği keşfettiler. MÖ 2. yüzyılın son on yıllarına tarihlenen mozaik o kadar istisnai ki, villanın sahibinin senatörlük rütbesine sahip olduğuna işaret ediyor ve antik kaynakların Palatine'nin kuzeybatı kanadındaki senatörlük ailelerine ait büyük konutlarla ilgili anlatımlarını doğruluyor.

Çin'de 2 Bin Yıllık Çok İyi Korunmuş Bir Mezar Keşfedildi

Chongqing Kültürel Kalıntılar ve Arkeoloji Araştırma Enstitüsü yaptığı açıklamada, Çin'in güneybatısındaki Chongqing Belediyesi'nin Wulong Bölgesi'nde, Batı Han Hanedanlığı dönemine (MÖ 202-MS 25) tarihlenen ve yılı net olarak kaydedilmiş, iyi korunmuş bir mezar keşfedildiğini duyurdu.

Homo Sapiens İlk Ne Zaman Ortaya Çıktı?

Türümüz Homo sapiens'in kökeni paleoantropologların kafasını nesiller boyu kurcalamıştır ve bu sorunun cevabını bulmak, çok uzaklardaki fosillerin keşfi ve genetik analizlerin ortaya çıkmasıyla daha da karmaşık hale gelmiştir. Peki atalarımız ilk olarak nerede ve ne zaman ortaya çıktı?

Pompeii’de Köleleştirilmiş İnsanların Çalıştırıldığı Fırın Bulundu

Pompeii'de kazı yapan arkeologlar, kısa bir süre önce benzersiz özelliklere ve tekil bir tasarıma sahip küçük, sıkışık bir odanın kalıntılarını keşfetti. Antik Roma'nın en ünlü lanetli kentindeki elit bir konutun duvarları içinde bulunan bu odanın, ayrıntılı bir tahıl öğütme ve un toplama sistemine sahip bir ev fırını olduğu belirlendi.

Dünyanın En Eski Kaleleri Keşfedildi

Freie Universität Berlin'den arkeologların liderliğindeki uluslararası bir ekip, çığır açan bir arkeolojik keşifle Sibirya'nın uzak bir bölgesinde tahkim edilmiş tarih öncesi yerleşim yerlerini ortaya çıkardı. Araştırmanın sonuçları, Sibirya'daki avcı-toplayıcıların 8 bin yıl önce yerleşimlerinin etrafında karmaşık savunma yapıları inşa ettiklerini ortaya koyuyor.

Alman Müzesi Tuhaf Bir Şekilde İtalya'dan Discobolus'u Geri Vermesini İstedi

Disk Atıcı olarak da bilinen Discobolus Palombara, 1781 yılında prens Massimo ailesinin saraylarından biri olan Esquiline Tepesi'ndeki Villa Palombara'da keşfedilmiştir. Atinalı heykeltıraş Eleutherae'li Myron'un MÖ 5. yüzyıla ait ünlü bronz eserinin MS 1. yüzyıla ait mermer bir kopyasıydı.

İlk Evcil Kurtlar Almanya'nın Gnirshöhle Mağarasında Yaşamamış Olabilir

Bir kamp ateşinde artıklar için dilenmeye gelen ilk kurtlar, sonunda chihuahua, pug ve diğer bir dizi kurt benzeri olmayan köpek ırkının yaratılmasına yol açan bir olaylar zincirini harekete geçirdi. Popüler bir teoriye göre, köpekler ve insanlar arasındaki bu kader buluşması yaklaşık 15 bin yıl önce günümüz Almanya'sındaki bir mağarada gerçekleşti, ancak henüz hakem denetiminden geçmemiş bir çalışmanın yazarları şimdi bu fikre meydan okuyor.

Tepegöz Efsanesinin İlham Kaynağı Neydi?

20 ila 2 milyon yıl önce, Dünya'da dev bir "korkunç canavar" dolaşıyordu. Bilim dünyasında Deinotherium giganteum olarak bilinen bu yaratık, günümüzde yaşayan fillerle aynı sınıfa aitti. Ancak fosilleşmiş kalıntılarının bir zamanlar Cyclops ile karıştırılmış olabileceği ve bunun da efsanenin ortaya çıkmasına neden olduğu öne sürülüyor.

Modern İnsanın En Yakın Akrabası "Ejderha Adam"

Yaklaşık 150 bin yıl önce, Homo longi (veya "Ejderha Adam") olarak bilinen devasa, şişman kafalı bir insan türü kuzey Çin'in soğuk ormanlarında dolaşıyordu. Grotesk boyutlarına rağmen, antik hominid yakın zamanda Homo sapiens'in kardeş soyu olarak tanımlandı ve soyu tükenmiş insanın yüzünün yeni bir rekonstrüksiyonu neye benziyor olabileceğini ortaya koyuyor.

Tanzanya'da Bulunan Dev Kafalı Esrarengiz Figürler

2018'de arkeologlar Tanzanya'nın merkezindeki Swaga Swaga Av Hayvanları Koruma Alanı'nda şaşırtıcı bir keşif yaptı: daha önce belgelenmemiş 52 kaya sığınağı, bilinçli bir şekilde kaya sanatı ile boyanmıştı. Zamanla, bir kaçı hariç hepsi büyük ölçüde yıpranıp yok olmuştu; ancak korunmuş olanlardan biri tam bir muammaydı.

İspanya’daki Hayvan Kurban Alanının Defalarca Kullanıldığı Anlaşıldı

İspanya'daki Institut Valencià de Conservació, Restauració i Investigació'dan Mª Pilar Iborra Eres, İspanya'daki Consejo Superior de Investigaciones Científicas'tan Sebastián Celestino Pérez ve meslektaşları tarafından 22 Kasım 2023'te açık erişimli PLOS ONE dergisinde yayınlanan multidisipliner bir araştırmaya göre, Casas del Turuñuelo'nun Demir Çağı yerleşimi, ritüelleştirilmiş hayvan kurbanı için defalarca kullanıldı.

Büyük İskender'in Tanrısallığını İlan Eden Tapınak Irak'ta Ortaya Çıkarıldı

Büyük İskender'in 32 yaşında ölmeden önceki son eylemlerinden biri, antik tanrıları onurlandırmak ve kendi ilahi statüsünü teyit etmek için bir Yunan tapınağı adamak olabilir. Güney Irak'taki Girsu antik kentinde çalışan British Museum arkeologları, 4 bin yıllık bir Sümer tapınağını gün yüzüne çıkardı. Son derece şifreli ve anlaşılması zor olan daha sonraki Yunanca yazıtlar, şimdiye kadar arkeoloji ekibi için hiçbir anlam ifade etmiyordu.

İspanya’da Keşfedilen Mezar Steli Arkeolojik Varsayımları Altüst Ediyor

İspanya'nın güneybatısında kazı yapan bir arkeolog ekibi için, Tunç/Demir Çağına ait bir stel (önemli bir bireyi betimleyen oymaların bulunduğu mezar taşı levhası) bulmak yeterince heyecan verici olabilirdi. Ancak, oymaların tarih öncesi çağlarda cinsiyet ve sosyal rolleri nasıl temsil ettiğine dair uzun süredir devam eden yorumlara meydan okuyan bir stel bulmak, ekibin en çılgın hayallerinin ötesindeydi.

İtalya Toskana'da Apollon Sauroctonos Heykeli Keşfedildi

Toskana'daki San Casciano dei Bagni'de bulunan antik Etrüsk ve Roma kutsal hamamlarında yapılan arkeolojik kazılarda olağanüstü bir eser daha ortaya çıkarıldı: Apollon Sauroctonos'un (Kertenkele Öldüren Apollon) mermer heykeli, bir ağaca yaslanmış ve gövdesine tırmanan bir kertenkeleyi yakalamak üzere olan genç Apollon'u tasvir etmektedir.

Nötron Görüntüleme Fosillerin ve Arkeolojik Eserlerin Gizli Sırlarını Nasıl Ortaya Çıkarıyor?

Parçalanmış timsah, resmi olarak Confractosuchus. Avustralya'da bir kaya parçasını temizleyen buldozer bir taşı parçalara ayırdığında keşfedilmiştir. Parçalanmış kayanın açıkta kalan kısımları, içinde fosiller olduğunu açıkça ortaya koyuyordu, ancak bu keşfin daha sonra Kretase Dönemi'nden eşi benzeri görülmemiş bir yaşam görüntüsünü ortaya çıkaracağına dair hemen hiçbir işaret yoktu.

Balıkesir Arkeoloji Buluşmaları Sempozyumu 2023 “Mysia ve Çevre Kültürleri Araştırmaları”

İnsanlığın geçmişten günümüze olan serüveninin bilgisini barındıran kültür varlıklarının yüklediği sorumluluğun bilinciyle yola çıkan Balıkesir Kent Konseyi ve Büyükşehir Belediyesi’nin, Balıkesir Valiliği’nin teşvikiyle, 2020 yılından bu yana il dâhilinde sürdürülmekte olan arkeoloji ilgisindeki araştırmaları bir araya getirdiği platform, çalışmalarına “Balıkesir Arkeoloji Buluşmaları” çatısı altında, 2021 yılında “Mysia ve Çevre Kültürleri Sempozyumu”, 2022 yılında “Kültür Varlıkları ve Sürdürülebilirlik Sempozyumu” serileriyle devam etmiştir.

Sırbistan'da Roma Dönemi Kanatlı Fallus Rüzgar Çanı Bulundu

Sırbistan'ın doğusunda bulunan ve bir zamanlar Roma'nın Moesia Superior eyaletinin başkenti olan Viminacium'da yapılan yeni bir araştırmada dikkat çekici bir bulguya ulaşıldı. Arkeologlar kentteki son araştırmalarına başlar başlamaz, rüzgar çanı 'ev bekçisi' olarak bilinen, kanatlı bir fallus şeklinde olan ve tılsım görevi gören tintinnabulum adı verilen benzersiz bir nesneyle karşılaştılar.

4500 Yıl Önce İspanya’da Yaşayan Kadın İki Kafatası Ameliyatından Sağ Kurtulmuş

İber Yarımadası'ndaki bir Bakır Çağı mezarlığından çıkarılan bir kadın iskeletini inceleyen araştırmacılar, bu kişinin ölmeden önce kafasından iki ameliyat geçirdiğine dair açık ve net kanıtlar keşfetti. Ancak bunlar ciddi ve invaziv cerrahi prosedürler olsa da, kadın bu eski tıbbi tedavilerden kurtuldu ve en azından birkaç ay daha, hatta muhtemelen daha uzun süre yaşadı.

Fosilleşmiş İnsan Dışkıları Bizlere Büyük Bilgiler Bıraktı

Herkes dışkı yapar, ancak bu dışkının sadece bir kısmı fosilleşerek koprolitlere dönüşür. Eski dışkılar kulağa iğrenç gelebilir, sonuçta kim yüzyıllar hatta binlerce yıllık dışkıları kazmak ister ki. Ancak bu dışkılar bilim insanlarına bir veri bereketi sunabilirler.

Almanya’da Yüksek Statülü Bir Çiftin Bin Yıllık Mezarı Keşfedildi

Almanya'nın Saksonya-Anhalt eyaletindeki Eisleben'de 10. yüzyıldan kalma Helfta Kraliyet Sarayı'nın bulunduğu yerde, yüz kemikleri eksik ve kafatası oyulmuş bir kadına ait iskelet kalıntıları ortaya çıkarıldı. Kadının mezarı, kocası olduğu düşünülen yüksek statülü bir erkeğin mezarının yanındaydı. Her iki iskelet de yüzeyin bir metreden daha az altında aynı derinlikte bulunurken, erkeğin kafatası ve yüz kemikleri bozulmamıştır.

Sardinya Kıyılarında 30 Binden Fazla Roma Dönemi Sikke Bulundu

Sardinya'nın kuzeydoğu kıyılarının derinliklerinde, bir dalgıcın güneş ışığında parlayan bir şey keşfetmesi, dikkate değer bir sualtı hazinesine yol açtı. İtalya Kültür Bakanlığı yaptığı açıklamada, 4. yüzyılın ilk yarısına tarihlenen on binlerce antik tunç sikkenin, Akdeniz adasının Arzachena kasabası yakınlarındaki sahilinden bir taş atımı uzaklıkta, deniz otlarının arasında bulunduğunu duyurdu.

Türk Topraklarında 3400 Yıllık Piramit Bulundu

Bu yılın başlarında bilim insanları Kazakistan'da 4 bin yıllık sofistike bir bozkır piramidinin keşfedildiğini bildirmişti. Arkeologlar şimdi de Karaganda bölgesinin Shet ilçesine bağlı Taldy köyünün 13 km doğusunda, Taldy-Nura Nehri'nin yanındaki bir tepede başka bir piramit buldular.

Bir Kadının Mezarında Keşfedilen Demir Katlanır Sandalye

Almanya, Bavyera, Endsee'de 6. yüzyıldan kalma bir kadın mezarında keşfedilen demir katlanır sandalye, bir toprak blok içinde çıkarıldıktan bir yıl sonra tamamen kazıldı. Sandalye, bulunmasının ardından kazı, çalışma ve laboratuvar koşullarında konservasyon için Bavyera Eyaleti Anıtları Koruma Ofisi'ne (BLfD) götürüldü.

İspanya’da Bir Kuyuda Eşsiz Süslemelere Sahip Sandalet Bulundu

Yaklaşık 2 bin yıl önce Romalı bir adam bir kuyuyu temizlemeye çalışırken sandaletini kaybetti. İyi korunmuş antik ayakkabı Lucus Asturum'da (günümüzde İspanya'nın kuzeyindeki Asturias'ta bulunan Lugo de Llanera) yapılan arkeolojik kazılar sırasında keşfedilmiştir.

Kazlıçeşme Sanat’ta Üç Açılış Birden Gerçekleşti

2015 yılında Eski Zeytinburnu Belediye Başkanlık Binası’nda başlayan restorasyon çalışmaları sırasında bulunan Geç Roma – Erken Bizans Dönemine ait mozaik yapısı müzeye dönüştürüldü. Zeytinburnu Mozaik Müzesi, ‘Fahreddin Paşa, Medine Müdafii’ Sergisi, sosyal tesis Mozaik Kafe Restoran’ın açılışı TBMM Başkanı Prof. Dr. Numan Kurtulmuş’un katılımlarıyla gerçekleşti.

İsviçre’de Tunç Çağı Takı Seti Bulundu

Arkeologlar, kuzeydoğu İsviçre'nin Thurgau kantonundaki Güttingen'de yeni sürülmüş bir havuç tarlasında bir dizi Tunç Çağı kadın takısı ortaya çıkardı. MÖ 1500 yıllarına tarihlenen set, tunç çivili disklerden yapılmış bir kolye, iki spiral parmak yüzüğü, toplu iğne başı büyüklüğünde yüzden fazla kehribar boncuk ve tunç ve altın tel spiraller içeriyor.

Neandertallerin Mağara Aslanlarını Avladığına Dair Kanıtlar Bulundu

Üst Paleolitik Çağ boyunca aslanlar Paleolitik sanatta önemli bir tema haline gelir ve antropojenik faunal topluluklarda daha sık görülür. Bununla birlikte, daha erken dönemlerde homininler ve aslanlar arasındaki ilişki yeterince bilinmemekte ve öncelikle türler arası rekabet olarak yorumlanmaktadır.

Sualtı Kazısı Tamamlanan Roma Batığı Restore Edilecek

Sicilya'da, Temmuz 2020'de Misiliscemi belediyesinin, Trapani sahilinde Marausa mevkii yakınlarında, kıyıdan sadece 100 metre uzaklıkta ve sadece 2 metre derinlikte bulunan, korunması ve içeriği açısından olağanüstü öneme sahip 11 metre uzunluğundaki antik bir Roma ticari nakliye gemisinin enkazının kurtarılması çalışmaları tamamlandı.

Muhteşem Fresklerle Süslü 2 Bin Yıllık Mezar Keşfedildi

İtalya, Napoli'nin banliyölerinden Giugliano'da yapılan su çalışmaları sırasında, freskli tavan ve duvarları bozulmamış, el değmemiş bir oda mezar ortaya çıkarıldı. Mitolojik figürler ve diğer freskler mezarın dört duvarında da yer almakta. Freskler neredeyse hiç bozulmamış ve parlak renklerini hâlâ korumakta. İlk tahminlere göre mezar yaklaşık 2 bin yıl öncesine tarihlendirilmekte.

Estonya’da Bir Viking Yerleşimi ve Çok Sayıda Mezar Açığa Çıkartıldı

Estonya, Lääne-Viru İlçesi, Viru-Nigula'da planlanan yol çalışmaları öncesinde yapılan arkeolojik kazıda, kilise duvarının yakınında insan kemikleri bulundu. Arkeolojik çalışma, araştırmacıların mezarlık ve kilisenin ortaçağ döneminde daha eski bir yerleşim yeri üzerine inşa edildiği yönündeki önceki hipotezlerini doğruluyor.

Luksor'daki Esna Tapınağı'nın Astro-Teolojik Sırları

Mısır-Alman arkeoloji misyonu, Luksor'daki Esna Tapınağı'nın duvarlarında ve tavanlarında, gök cisimlerini ve bir zodyağı temsil eden tanrı ve tanrıçalar da dahil olmak üzere astro-teolojik (yıldızlara ve diğer göksel cisimlere tanrı olarak ibadet etme veya tanrıların göksel cisimler ile ilişkilendirilmesi) sahneleri tasvir eden daha orijinal kabartmalar ve gravürler ortaya çıkardı.

İtalya Tusculum’da 2 Bin Yıllık Muhteşem Bir Mermer Heykel Bulundu

İspanya Roma Tarih ve Arkeoloji Okulu'ndan (EEHAR) arkeologlar, Roma'nın 24 kilometre dışındaki Tusculum antik kentinde olağanüstü bir mermer kadın heykeli ortaya çıkardılar. Heykel gerçek boyutlarında olup başı ve bazı kolları eksik, ancak kusursuz beyaz Parian mermeri ve oyma kalitesi olağanüstü.

Roma Dönemine Ait Kafatası Tümörü Tespit Edildi

Centro Nacional de Investigación sobre la Evolución Humana'daki (CENIEH) multidisipliner bir ekip, Virtual Archaeology Review dergisinde İber Yarımadası'ndaki bir kafatasında bulunan Roma dönemine ait bir meningioma (kafatası tümörü) üzerine bir makale yayınladı. Bu kafatasının bulunması, aynı kişideki kafatası lezyonlarının belirtileriyle birlikte, geçmiş nüfusların sağlığı hakkında yeni veriler sunuyor.

4200 Yıl Önce Yaşamış Kadının Yüzü Yeniden Canlandırıldı

4 bin yıldan daha uzun bir süre önce, bugünkü İskoçya'da ölen genç bir kadın, taşla kaplı bir mezarın içine çömelmiş bir pozisyonda gömüldü. Kadın, 1997 yılında bir taş ocağında kazı yapanlar tarafından beklenmedik bir şekilde kemikleri ortaya çıkarılana kadar binlerce yıl boyunca gömülü kaldı.

Uluburun Batığında Bulunan Kalay Külçelerin Kaynağı Konusundaki Anlaşmazlık Sürüyor

Yaklaşık 3300 yıl önce, tonlarca nadir metal taşıyan bir gemi Akdeniz'de, günümüz Türkiye'sinde Uluburun'un doğu kıyılarında battı. Bilim insanları, 1982 yılında keşfedilmesinden bu yana, Geç Tunç Çağı olarak bilinen döneme hâkim olan insanları ve siyasi yapıyı daha iyi anlamak için Uluburun batığının içeriğini inceliyor.

Neandertaller Gibi Soyu Tükenmiş Kuzenlerimizin DNA'sını Taşıyoruz

Neandertaller gibi eski insan kuzenlerimiz ve Denisovalılar olarak adlandırılan diğerleri, bir zamanlar erken Homo sapiens atalarımızla birlikte yaşadılar. Birbirlerine karıştılar ve çocuk sahibi oldular. Yani onların bir kısmı asla kaybolmadı - genlerimizde var. Ve bilim, bunun bizi ne kadar şekillendirdiğini ortaya çıkarmaya başlıyor.

Polonya’da Roma Dönemi Bir Mezarda Bulunan Kaplumbağanın Sırrı Ne?

Kuzey Polonya'daki antik bir mezarda bulunan, Avrupa gölet kaplumbağasının kalıntıları, MS 1. ve 5. yüzyıllar arasında Barbaricum'da (yani Roma İmparatorluğu'nun dışında) yaşayan Gotik ve diğer Cermen halklarıyla ilişkili bir Roma Demir Çağı kültürü olan Wielbark kültürüne yeni bir ışık tutabilir.

Avcı-Toplayıcılar Tarafından Kayalara Oyulmuş Binlerce Yıllık İnsan ve Hayvan Ayak İzleri

Bugün Namibya'da bulunan tarih öncesi avcı-toplayıcı kaya sanatçıları, insan ve hayvan izlerini o kadar ayrıntılı bir şekilde işlediler ki, günümüzün yerli iz sürücüleri hangi hayvanların izlerini tasvir ettiklerini, hayvanların genel yaşını ve cinsiyetini belirleyebildiler. Almanya'daki Friedrich-Alexander Erlangen-Nürnberg Üniversitesi’nden Andreas Pastoors ve meslektaşları bu bulguları yeni bir çalışmada rapor ettiler.

Paleolitik Av Silahlarının Evrimi

Tel Aviv Üniversitesi Arkeoloji Bölümü'nde yapılan yeni bir çalışma, insan beslenmesinin dayandığı büyük avların yok olmasının, tarih öncesi insanları küçük avları avlamak için gelişmiş silahlar geliştirmeye zorladığını ve böylece evrimsel adaptasyonları tetiklediğini ortaya koydu.

Alaska’da Keşfedilen 3 Bin Yıllık Dokuma Eserler

Alaska'nın Kodiak Adası'ndaki Karluk Gölü kıyısında atalardan kalma bir sod evinin kazıları sırasında arkeologlar, 3 bin yıllık olduğu tahmin edilen dokuma eserlerin nadir parçalarını ortaya çıkardılar.

Multidisipliner Ekip Geç Tunç Çağı Kremasyon İşleminin Ayrıntıları Ortaya Çıkarıyor

Ölü yakma işlemlerinin (kremasyon) arkeolojik incelemesinde, örneğin ölüm yaşını veya cinsiyeti güvenilir bir şekilde belirlemek için ölen kişi hakkında ayrıntılı bilgi edinmek genellikle zordur. Bu durum, özellikle ölü kalıntılarının genellikle önce odun yığınları üzerinde yakıldığı ve ardından çömleklerde (urne) toplandığı Geç Tunç Çağı araştırmaları için büyük bir engel teşkil etmektedir.

Syedra Antik Kentinde İkinci Kez Nike Heykeli Bulundu

Geçtiğimiz günlerde Syedra antik kenti, sütunlu caddenin batı bölümünde, o dönemin önemli kişilere yapılan mezar binası altında gerçekleştirilen kazılarda 35-40 parçadan oluşan bir Nike (Zafer Tanrıçası)  heykeli gün yüzüne çıkartılmıştı.

Pompeii Kurbanlarının Pek Çoğunun Havasızlıktan Öldükleri Anlaşıldı

Arkeologlar, kimyagerler ve çevre bilimcilerden oluşan çok kurumlu bir ekip, MS 79'daki Pompeii patlamasının kurbanları üzerinde taşınabilir X-ışını floresanı kullanarak bu kişilerin muhtemelen havasızlıktan öldüğünü tespit etti. Grup sonuçlarını PLOS ONE dergisinde yayınladı.

Kemgöz Mozaiği

“Elemtere fiş kem gözlere şiş”. Nazar, en eski doğu inançlarından günümüze kadar gelmiş, art niyetli düşüncenin (haset) ifadesidir. Günümüzde, nazardan korunmak için kullanılan (apotropeik) boncuklar, aslında göz ve bakışı sembolize eden ve kökeni Antik Çağa uzanan bir uygulamadır.

Karahantepe’deki ‘Büst’: Şaman Başı?

Karahantepe’nin sembolü haline gelen “falluslu havuz”un en dikkat çekici unsurlarından biri de “baş” heykeli. Hafif oval planlı olacak şekilde kayadan oyularak yapılan ve içi fallus biçimli dikitlerle bezeli olan havuzun orta üst kenarındaki bu “büst”ün neyi betimlediği ciddi merak konusu.

8 Bin Yıllık Çocuk Mezarında Bulunan Taş Boncuklardan Oluşan Kolye Yeniden Birleştirildi

Çeşitli Avrupa ülkelerinden araştırmacılardan oluşan bir ekip, tahrip olmuş bir Neolitik kolyeyi özenle yeniden birleştirdi. Boncuklar, Ürdün'ün güneyindeki ünlü Ba'ja arkeolojik alanında bulunan 8 bin yıllık bir çocuk mezarından çıkarılmıştı. Yeni analizler Neolitik kültürün ticaret, sanat ve sosyal karmaşıklıklarına dair büyüleyici bilgiler ortaya çıkardı.

Değirmenin Serüveni

İnsanlık tarihinin dönüm noktalarından olan tarım devrimi, pek çok teknolojik gelişimi de beraberinde getirmiştir. Başta buğday olmak üzere tarım ürünlerinin toplanması ve sonrasında tüketime hazır hale getirilmesi için taş alet teknolojisinde yeni materyaller ortaya çıkmıştır.

Antik Dünyada Büyü ve Büyü Ritüelleri

“…ve on üç bakır iğne al. İkisini kulaklara, ikisini gözlere, birini ağzına, ikisini göğüslerle karın arasındaki kısma ve birer tanesini ellere, iki tanesini cinsel organa, iki tanesini ayak tabanlarına batır. Her birini batırırken ‘onun vücudunu böyle iğneliyorum ki kimseyi değil de yalnız beni hatırlasın, beni düşünsün’ de.”

Değirmen ve Bordo

Değirmen Kültürü, insanlığın faydacı ve pratik felsefesinin doğa ile ilişkisine kadar uzanan mekânsal konuların sonucudur. Doğal olarak dinamik akış içeriğine sahiptir. Döngüsel süreç, felsefi değerden bağımsız olmayan şeylerle ilgilidir.

Dönen Çarklar ve Dönüşen Emek: Değirmen Manzaralarında Kadın İmgesi

Endüstri öncesi üretimde, değirmenler doğa ve insan bedeninin fiziki ihtiyaçları arasında bir katalizör görevi görmekteydi. Su ve yel/rüzgâr gibi doğa parçalarının itici kuvveti ile dönen çarkların, birtakım maddeleri öğütmek, parçalamak üzere ezici bir kuvvete kavuşumunu sağlayan değirmen, bir imge olarak 17. yüzyıl itibariyle resim sanatında pitoresk bir görüntüye kavuşturulmuştur.

Sesli Mimari: Köy Değirmenleri

Köy değirmenlerinin tarihine baktığımızda, binlerce yıllık bir geçmişe sahip olduğunu görmekteyiz. Doğanın gücüyle çarklarını döndüren değirmen yapıları, kırsal alanlarda üretimin yaşam kaynağını oluşturmuştur. Antik çağlardan itibaren tahıl işleme ihtiyacı, değirmenlerin ortaya çıkmasına neden olmuş, insanlar ilk olarak tarım ürünlerini öğütmek ve un elde etmek için değirmenleri kullanmaya başlamışlardır.

Tarımın Geçmişinde Değirmenler ve Değirmenlerin Günümüzdeki Önemi

Kırsal mirasımızın en önemli maddi kültür belgelerinden biri, halk mimarisi örneklerinden olan “Su Değirmenleri” dir. Kırsal alanda üretilen ve kır insanının temel besin kaynaklarından olan mısır ve buğdayın öğütülmesi yanı sıra; beslediği hayvanlarının yiyeceği olan tahıl türlerinin öğütülmesinde de su değirmenlerinden yararlanılır. İnsanın hem kendisi ve hem de beslediği hayvanlarının besin teminine yönelik bu gereklilik, su değirmenlerini yıllar boyunca yaşantımızın vazgeçilmez aracı haline getirmiştir.

Türk Halk Türkülerinde Değirmen Motifi ve Değirmenci Türküleri

Halk hayatının ve kültürünün her türlü görünümlerini yansıtan türküler, esas olarak aşk, ayrılık, gurbet, yiğitlik, ölüm konuları üzerine yakılmıştır. Bu özellikleriyle türküler, belirli bir sonu olan bir olayı daha fazla anlatırlar. Sonu ayrılık veya ölüm ile biten hazin bir aşk öyküsü, türkülerin en tipik konusudur. Bu durum Türk halk türküleri için olduğu kadar Avrupa kültürlerine özgü halk türküleri için de geçerlidir.

Antik Dönemde Öğütme Teknolojisi

Beslenme kültürü, insanoğlunun yaşamı için gerekli olan besin maddelerinin alımının ötesinde, hangi bitki ve hayvan türlerinin tüketildiği, bu türlere nasıl ulaşıldığı, bunların ne tür işlemlerden geçirilerek tüketilmeye hazır bir duruma getirildiği, bu işlemlerin hangi aşamaları ve teknolojileri (alet-yöntem) kapsadığı, daha da ötesinde bunların nasıl bir organizasyon içerisinde ve ne tür ortamlarda gerçekleştirildiği gibi geniş bir anlam içermektedir.

Eski Önasya’da Büyü Ritüelleri

Eski toplumlar kendilerini kirlilik, şiddet, korku, doğal afetler, doğaüstü varlıklar ve hastalıklar gibi kötü olaylardan korumak için tanrılarla iletişim kurmaya yönelik ritüeller uygular. Önceden belirlenmiş kurallara göre yapılan uygulamalar çivi yazılı tabletlerde de anlatılır. 

Gazze’de Roma Dönemine Ait 125 Mezar Keşfedildi

Filistin Eski Eserler Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre, geçen yıl Gazze'de keşfedilen 2 bin yıllık bir Roma mezarlığı üzerinde çalışan arkeologlar, çoğunun iskeletlerinin büyük ölçüde sağlam olduğu en az 125 mezar ve iki nadir kurşun lahit bulduğunu bildirildi.

Prehistorik Kaya Sanatı Tırmanma Hakkında Önemli Detaylar Sunuyor

Cambridge Arkeoloji Dergisi’nde yayınlanan bir çalışmaya göre, İspanyol Levanten kaya sanatı doğu İspanya topluluklarının tırmanma konusunda nasıl uzmanlık geliştirdiğini ve uzman ekipman kullanımıyla ilişkili riskleri en aza indirmek için nasıl önlemler aldığını gösteren birer delil niteliğinde.

Mağarada Bulunan Kafatasları ve Kandiller, Roma Döneminden Kalma Bir Büyücülük Uygulaması mı?

Biri İsrail Eski Eserler Kurumu'ndan, diğeri Bar-Ilan Üniversitesi'nden bir çift arkeolog, İsrail'deki bir mağarada Roma dönemi büyücülük uygulamalarına dair kanıtlar buldu. Eitan Klein ve Boaz Zissu, Harvard Theological Review dergisinde yer alan çalışmalarında, son 14 yılda Te'omim Mağarası'ndan çıkarılan eserleri incelediler.

And Dağlarındaki Gizemli Kapı Bir Geçit mi?

And Dağları'ndaki neredeyse dikey bir vadinin yarısında, birileri dağın yamacına ters V şeklinde bir giriş oymuş. Ardından ana kayayı büyük bir hassasiyetle keserek hiçbir yere çıkmayan sığ bir kapı oluşturmuşlar; aynı tasarım antik İran ve Mısır'da da görülüyor. Daha sonra mavi taştan bir çıkıntıya üç niş içeren ek bir sunak oymuşlar.

Celile'deki Arkeolojik Kazıda Ortaya Çıkarılan 1600 Yıllık Mozaik Panel

Chapel Hill'deki North Carolina Üniversitesi profesörü Jodi Magness liderliğindeki uzman ve öğrencilerden oluşan bir ekip, İsrail'in Aşağı Celile bölgesindeki antik bir Yahudi köyü olan Huqoq'taki Geç Roma (MS 400 civarı) sinagogunda muhteşem bir mozaik panel ortaya çıkardı. Mozaik bağışçılarını veya sanatçılarını tanımlayan panel, ana girişin hemen içindeki zemini süslüyor.

İspanya’daki Bakır Çağı Mezarının Gizemi Çözüldü

Artık "Fildişi Kadın" olarak anılan kişi, fildişi dişler, yüksek kaliteli çakmaktaşı, devekuşu yumurtası kabuğu, kehribar ve kaya kristali bir hançer de dahil olmak üzere bölgedeki en büyük nadir ve değerli eşya koleksiyonuyla dolu bir mezara gömülmüştür. Bu bulgular, kadınların bu antik toplumda sahip olabileceği yüksek statüyü ortaya koymaktadır.

Roma’da Mermer Heykel Başı Bulundu

Arkeologlar, Roma’nın Piazza Agusto Imperatore’sinde Tiber nehri boyunca uzanan Via di Rıpetta’nın köşesinde gerçekleştirdikleri arkeolojik kazılar sırasında mermer bir heykele ait başı ortaya çıkarttılar.

Antik Kaya Gravürleri İnsan Kültürlerine Dair İlgi Çekici Bilgiler Sunuyor

Arkeolog, sanatçı ve bilgisayar programcısından oluşan multidisipliner bir ekip tarafından yürütülen çığır açıcı bir çalışma, antik kaya gravürleri ve antik gravürcüler tarafından kullanılan teknikler hakkında yeni bilgiler ortaya çıkardı.

Efsaneden Gerçeğe: Güney Afrika'daki Tek Boynuzlu Atlar

Tek boynuzlu yaratıklar dünyanın dört bir yanındaki mitlerde bulunur. Farklı kültürlerdeki tek boynuzlu atların birbirleriyle çok az ilgisi olmasına rağmen, Avrupa düşüncesinde birden fazla çağrışımları vardır.

Arkeolojik Bir İlk: Roma Dönemine Ait Amfora Parçaları Üzerinde Virgilius'un Bir Şiiri Tespit Edildi

Güney İspanya'da 1.800 yıl öncesine, Roma dönemine tarihlenen bir zeytinyağı amforası parçası arkeoloji camiasını hayrete düşürdü. Betica bölgesindeki maden arama çalışmaları sırasında topraktan çıkarılan parçanın üzerinde yazılı bir metin bulundu ki bu kendi başına pek de alışılmadık bir durum değil. Ancak bu sıradan bir yazıt değildi. Ünlü Romalı yazar Virgilius'dan bir alıntıydı ve Virgilius'un sözleri ilk kez bir zeytinyağı amforası üzerinde bulundu.

Moğolistan’da Bulunan 42 Bin Yıllık Bu Taş Kolyenin En Eski Fallus Olduğu İddia Ediliyor

Kısa bir süre önce Moğolistan'daki bir alanda küçük ve belki de dikkat çekici olmayan bir kaya keşfedildi. Tartışmalı bir şekilde 42 bin yıl öncesine tarihlenen bu buluntu, bir bilim insanı tarafından dünyanın en eski işlenmiş fallus biçimli eserlerinden biri olarak sunuldu. Ancak herkes ikna olmuş değil.

43. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu Ankara’da Gerçekleştirilecek

43. Uluslararası Kazı, Araştırma ve Arkeometri Sempozyumu, Ekim ayında, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi'nde gerçekleştirilecek. Sempozyuma ilişkin, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Rektörlüğü ve Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü arasında işbirliği protokolü imzalandı.

Seyitömer Höyük’de Deprem İzleri

Seyitömer Höyük, Kütahya ilinde bulunan ve belli aralıklarla uzun süreli kazısı yapılan önemli bir yerleşim yeridir. İçbatı Anadolu’nun tarihsel gelişimi için önemli bir stratigrafi sunan höyükte 5 mimari tabaka tespit edilmiştir. Roma, Hellenistik, Akhaemenid, Orta Tunç ve Erken Tunç Çağı kültürlerine ait yerleşimlerin tespit edildiği höyükteki kazı çalışmalarına 2022 yılında son verilmiştir.

Yukarı Dicle Havzasında Meydana Gelen Depremlerin Arkeolojik Kanıtları

Arkeolojik kazılarda açığa çıkan yapı kalıntıları farklı etmendenler dolayı farklı tahribat özellikleri gösterir. Terk edilmiş ve hava koşullarına açık kalmış yapılar zamanla rüzgâr, yağmur gibi etkenlerle aşınır.

Arkeoloji: Levant Koridoru ve Deprem

6 Şubat 2023’te gerçekleşem ilki 7.7, ikincisi 7.6 şiddetindeki Kahramanmaraş merkezli iki büyük deprem, 10 ili kapsayan çok geniş bir coğrafyada büyük yıkımlara ve can kayıplarına neden oldu. Ne yazık ki yitip giden binlerce hayat gibi önemli kültür varlıkları da bu depremin yıkıcılığından nasibini aldı.

Antakya’da Yaşanan Yıkıcı Depremler

Antakya’nın içinde yer aldığı coğrafya tarih boyunca depremlerin yıkıcı tahribatına maruz kalmıştır. Antik kaynaklar, arkeolojik ve jeolojik araştırmalar bu coğrafyanın bölgenin depremle olan mücadelesine tanıklık etmektedir.

Türk Müzeciliği ve Deprem

Türk müzeciliği iki asra yaklaşan tarihinde birçok afetle ve olağanüstü durumla karşılaşmıştır. 06.02.2023 tarihinde meydana gelen ve on bir vilayeti etkileyen Kahramanmaraş merkezli depremler ise Türk Müzeciliği için yeni ve en son sınav olmuştur.

Yedi Uyurlar Efsanesi Hakkında Bir Sentez Denemesi

Yedi Uyurlar Mağarası Kur’an’da 18. Kehf (=Mağara) Sûresi’nin 17. âyetinde geçer. Burada bahis konusu gençlerin isimleri verilmemiştir. Uyku süresi 300 yıl + Şemsî – Kamerî farkı 9 yıl = 309 yıl olarak geçiyor. Olayı rivâyet edenlerden İbn Abbas” gerçek süreyi yalnız Allah bilir” demektedir. Gençlere “Ashâb-ı Kehf = Mağara Yarânı” adı verilmiştir. Târih eserleri ve tefsirlerde çeşitli rivâyetler vardır ve gençlerin isimleri de farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır.

Tarihöncesi Çağlar’dan İlk Devletlere Hukuk

 “Nerede toplum, orada hukuk…”

Bu cümleye yer vermeyen bir hukuk kitabı bulmak zor. Burada kasıt, insanların oldum olası tek başına değil ancak toplum halinde yaşayabilmesi ve bunun da belirli kuralları zorunlu kılması. İlla modern anlamda yazılı hukuk sistemi gerekmiyor bir düzen kurmak ve korumak için. Her toplum kendi kural ve yaptırımlarına sahiptir nihayetinde.

Balıklıgöl Heykeli

Literatürde "Urfa Adamı" olarak da bilinen Balıklıgöl Heykeli'nin  "erkek cinselliğini sembolize ettiği" yaygın bir kanı. Bu yorumun en temel nedeni, çağdaşları Göbeklitepe ve Karahantepe'de de rastlanan fallus sembolizminin zamanla Mezopotamya'da şekillenecek "babatanrı" anlayışına giden sürecin ilksel işaretleri olduğu şeklindeki varsayım. Ne var ki, döneminin koşulları ışığında yakından bakıldığında, heykelin pekâlâ farklı yorumlara açık olduğu söylenebilir.

Karahantepe

Günümüzün iklim koşulları 12 bin yıl önce son buzul çağının bitmesiyle oluşmaya başlamıştır. Bu yeni koşullar Özellikle Anadolu’da daha önce hiç olmadığı kadar bereketli bir ortam sağlamıştır. Bunun sonucunda milyonlarca yıldır devam eden avcı toplayıcılığın yerini yavaş yavaş yerleşik yaşam almıştır. İlginçtir ki yakın zaman kadar ilk yerleşik toplumlarının ilkel ve zor koşullarda yaşadığı düşünülürdü. Ama artık onların oldukça gelişmiş ve karmaşık sosyal yapılara sahip olduklarını biliyoruz. Bunun en iyi örneklerinden biri Göbeklitepe’dir.

İlksel Şamanın Kim’liği: Yaşlı-Kadın?

Üst Paleolitik göçer avcı-toplayıcılardan çoban kandaşlara kadar uzanan çeşitli toplumların ana kurumu olan şaman(izm), bilinmezliklerle dolu doğa içindeki yaşamın belirli bir düzen içinde sürdürülmesi açısından merkezi bir öneme sahipti. Günümüzdeki anlamıyla “iktidar”ın maddi koşullarının olmadığı zaman-mekânlarda elde edilen bu “kamusal” rol ve işlevin kim(ler) tarafından inşa ve temsil edildiği epey tartışmalı bir konudur.  Bu kısa yazıda, ilksel şamanın büyük olasılıkla yaşlı kadınolması gerektiği ve bunun da göçer avcı-toplayıcı yaşam, üretim ve örgütlenme biçiminden kaynaklanan nedenleri olduğu iddia edilecektir.

Antik Çağ Mozaiklerinde Sembolizm ve Kişileştirme (Personifikasyon)

Sembolizm ve kişileştirme yoluyla nesne veya kavramların hikmetini vurgulamanın en çarpıcı örnekleri mevsimler, aylar, zodyak (burçlar) gibi zamanın çeşitli evrelerinin tasvir edildiği astronomik ve astrolojik içerikli personifikasyonlardır. Mevsimler ikonografisi, Yunan mitolojisinde doğanın dengesini ve iklimsel değişiklikleri sembolize eden Hora’lara dayandırılsa da kökeni Mezopotamya ve Mısır’a kadar dayanır.

USTALARA SAYGI

".... Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir, yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanlığı şaşırtacak bir mahiyet alır."                                                                                                                                                MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

Osman Hamdi Bey, Remzi Oğuz Arık, Ord. Prof. Dr. Arif Müfit Mansel, Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal, Ord. Prof. Dr. Sedat Alp, Prof. Dr. Tahsin Özgüç, Prof. Dr. Jale İnan, Ümit Serdaroğlu ve adını sayamadığımız daha nice ustalar arkeolojiye gönül verdiler. Hayatını arkeolojiye adamış, bizim en büyük önderlerimiz, yol göstericilerimiz olan, kaybettiğimiz ustalarımızı saygıyla anıp; hala eğilip elini öpebileceğimiz, önünde saygıyla eğilebileceğimiz hocalarımızı hatırlatmak amacıyla bu sayfaları onlara ayırdık. Her şeyden önce “Ustalara Saygı” diyoruz.

Sunay Akın ile Oyuncaklar ve Arkeoloji Üzerine

Sunay Akın’ın arkeolojiye olan ilgisinin sadece bu dizelerden oluştuğunu sanıyorsanız, ne yazık ki büyük ustayı tam anlamıyla tanımamışsınız demektir. Eğer tanrı Apollon’un aşkı Defne ile Amerikalı astronotlar arasındaki bağlantıyı biliyorsanız, evet siz iyi bir Sunay Akın takipçisisiniz.

Sabine Ladstätter ile Efes Üzerine

Sabine Ladstätter 2009 yılından bu yana Avusturya Arkeoloji Enstitüsü başkanlığını, 2010’dan bu yana ise Efes Kazıları başkanlığı ve Efes Vakfı Yönetim Kurulu üyeliğini yürütüyor. Graz ve Viyana’da arkeoloji eğitimi alan Ladstätter'ın uzmanlık alanı seramik. İlk olarak 1996 yılında katıldığı Efes kazısında, Yamaç Ev 2’deki kazı çalışmalarını yöneten ve aynı zamanda seramik analizlerini yapan Ladstätter, kendi deyimiyle "daha en başından beri aşık olduğu" Efes’te 1996 yılından beri çalışıyor. Ancak araştırma alanı yalnızca Efes’le sınırlı değil. Daha önce pek çok Avusturya kazısında ve Mısır’daki kazı çalışmalarında da yer almış.

Anadolu'da İnsan Görüntüleri

Aygaz’ın desteği, Bahattin Öztuncay’ın koordinatörlüğünde, Prof. Dr. Önder Bilgi tarafından uzun soluklu ve titiz bir çalışma sonucu kaleme alınan “Klasik Çağ Öncesi: Anadolu’da İnsan Görüntüleri”, Anadolu topraklarının heykeltraşlık ve resim sanatı zenginliğini sergileyen farklı uygarlıklara ait insan görüntülerini bir araya topladı. Anadolu’nun tarih ve kültürüne ışık tutan belgelerin tanıtılmasına yıllardır destek veren Aygaz bünyesinde yayınlanan ve Klasik Çağ öncesi insan görüntülerinin çeşitliliğini gözler önüne seren bu değerli kitabın çıkış noktası ne idi?

Bu konuda kitabın yazarı Önder Bilgi ile hoş bir sohbet gerçekleştirdik. Ancak öncesinde bu önemli bilim adamını size tanıtmadan geçemeyeceğiz.  

USTALARA SAYGI

MÜKERREM USMAN ANABOLU 

Ben 1924’te, Cumhuriyet’ten bir sene sonra, İstanbul Boğazı’nda Kanlıca’ da doğdum. Ailemin arzusu üzerine ecnebi mektebine gitmedim. Türk mekteplerinde okudum. Buna rağmen Fransızca ve İngilizce’yi devlet lisan sınavını kazanacak kadar iyi öğrendim. Bu pek normal bir şey değil biraz normalin üstü bir şeydi. Liseyi bitirdikten sonra Üniversite’ye gideceğim zaman büyük bir karanlık içerisindeydim. Çünkü karar verecek kadar iyi tanımıyordum üniversite muhitini.

NEOGENE

Anadolu Topraklarında Neolitik Yaşam Tarzı ve Yayılımının İzlerini Araştıracak Proje Avrupa’nın En Prestijli Destek Programı “ERC Consolidator Grant 2017” Desteğini Kazandı

Dicle Üzerinde Nehir Taşımacılığı ve Hasankeyf

Fırat ve Dicle nehirlerinin suladığı geniş coğrafyadaki verimli Mezopotamya ovaları yaşamaya elverişli bir bölge olması nedeniyle binlerce yıldır insanoğlunun yerleştiği, yaşadığı alanlar haline gelmiştir. Bölgedeki farklı dönemlere tarihlenen binlerce höyük bu durumun kanıtıdır.

Hasankeyf Yok Olmasın

UNESCO'nun on Dünya Mirası kriterinin dokuzunu birden sağlayan yeryüzündeki tek yerin, Hasankeyf ve Dicle Vadisi'nin varlık yokluk savaşı sürüyor. Köklerimize duyduğumuz sadakat ve vicdanımız, bizi Ilısu Barajı'nın sessiz bir şahidi olmanın ötesine geçerek Hasankeyf ve Dicle'nin yaşaması için çalışmaya zorluyor.

Yerleşik Bir Köyde Avcı Toplayıcı Yaşam

Hasankeyf Höyük’te tarım izine rastlanmaması, bize bu erken sosyal gelişme sürecinin iki önemli yönü ile ilgili bilgi veriyor. Birincisi, MÖ 10. binyılda Mezolitik’ten Neolitik’e geçişteki sosyal gelişme süreci, bölgeden bölgeye değişiklik göstererek çoklu yörüngede ilerledi. İkincisi, Yukarı Dicle Vadisi’nde yaşayan avcı toplayıcılar, yerleşik bir köyde, bitki ve hayvanların evcilleştirilmesine bağlı olmaksızın oldukça karmaşık toplumlar geliştirmeyi başardılar.

Hasankeyf’in Geçmişi ve Geleceği Üzerine Yerel bir Bakış Açısı

Hasankeyflilerin Gözünden Hasankeyf’i Anlamak

Arkeolojik kalıntıları ve mimari eserleri son derece ciddi bir yıkımla karşı karşıya olmakla ve çok acil olarak doğru bir koruma planına ihtiyaç duymakla birlikte, Hasankeyf görkemli ve büyülü bir kent olarak varlığını sürdürmektedir.

Hasankeyf'in Somut Olmayan Kültürel Mirası

İnsanlar ince bir zekayı yansıtan, bir yerin farklılığını ve zenginliğini ortaya koyan detayları takdir ederler. Kaybetmek üzere oldukları yerleri daha da fazla… Ancak, bu zenginliğin bir parçası olan kültürel tabiatın daha az görünür unsurlarını korumaya yönelik yerel yaklaşımları da kapsayacak resmi bir mekanizma henüz tam anlamıyla oluşturulamamıştır.

Gertrude Bell ve Abert Gabriel'in Fotoğraflarında Hasankeyf

Dicle nehrinin kıyısında kurulmuş olan Hasankeyf, güzelliğiyle insanları kendine hayran bırakmış, fotoğrafın icadından sonra bölgeye gelen gezgin ve seyyahlara konu olmuştur. Tarihi ve doğal güzellikleriyle önemli bir cazibe merkezi olan Hasankeyf, kayalık tepe ve kanyonları, mağaraları, kale, köprü, türbe ve camileri ile fotoğraflarda görülebilir.

Hasankeyf

Batman iline bağlı küçük bir ilçe merkezi olarak bilinen, Ortaçağ’ın önemli yerleşimlerinden Hasankeyf, il merkezinin yaklaşık 32 km güneydoğusunda, Mardin-Midyat eşiğinin doğu kesimine tekabül eden tarihi bölge Tûr Abdin’in kuzey yamacında, Dicle Nehri’nin, İran ve Kafkaslar’dan gelip Mardin-Midyat eşiği üzerinden Suriye ve Irak’ı birbirine bağlayan tarihi yolun geçişe en uygun yerinde hakim bir mevkide kurulmuştur.

Urfa'nın Kaçırılan Mozaikleri : EDESSA

Bugünkü Şanlıurfa’nın Hellenistik Dönem’de Seleukos yönetimi sırasında aldığı ve uzun süre kullandığı isim olan Edessa, Geç Roma döneminde bağımsız bir krallıktır. Edessa’da Krallık Dönemi hanedanlığı, şehrin kendi özgünlüğü içinde bir yaşayış tarzının önünü açar. Bu yöresellik sanatta da kendini gösterir. Özellikle mozaik sanatı da bu çerçevede Edessa’da farklı bir şekilde, özgün bir anlayışla ortaya konur. Edessa mozaikleri dönemin teknik özellikleriyle birlikte şehrin mozaik ustaları tarafından yerel bir dille yorumlanmıştır. Edessa şehrine özgü, Estrangelo Süryanice denen Aramice’nin farklı bir diyalekti ile yazılmış yazıt örneklerinin de yer aldığı mozaikler, yerel kültür öğelerinin ve aile ilişkilerinin anlatıldığı eserler olarak bir başka benzerleri yoktur.

EPHESUS

Bütünüyle benzersiz bir kent

Eski efsanelere göre; Efes (Ephesus), Amazon adı ile bilinen kadın savaşçılar tarafından kurulmuştur. İsminin, Ana Tanrıça kenti anlamına gelen Arzawa krallığındaki bir kentten, Apasas’dan geldiği düşünülür.

SAGALASSOS

“Sagalassosluların en onurlu kenti, Romalıların dostu ve müttefiki olan ilk Pisidia kenti”

Antalya ilinin 109 km kuzeyi, Ağlasun’un (Burdur bölgesi) 7 km kuzeyinde yer alan Pisidia kenti Sagalassos, batı Torosların batı kolunda, Ağlasun Dağları’nın güneye bakan dik yamacına (1.400- 1750 metre arası) iskân edilmiştir.

Pergamon’da Kent ve Çevresi

 Anadolu ve Ege’nin Kesişme Noktasında 4 Bin Yıllık Bir İlişki

“…ülkenin neredeyse tek başına bir ıssız zirvesi gibi her yerden fevkalâde görülebilir.”

Büyükelçi Gürcan Türkoğlu ile Kültürel Miras

UNESCO nezdinde Türkiye Daimi Temsilcisi Büyükelçi GÜRCAN TÜRKOĞLU ile Türkiye'nin Kültürel Mirası üzerine.

 

Hititlerde Dış Politika ve Savaş Diplomasi

Eskiçağda devletlerin varlıklarını sürdürebilmesinin temel dayanak noktaları arasında diplomatik ilişkiler, devletlerarası antlaşmalar, güçlü bir ekonomi, adil bir hukuk sistemi ve güçlü bir ordu yer almaktaydı.

Yeni Dünya Mirası Adaylarımızda Değişim ve Arkeolojik Sitler

19 Nisan 2012 itibari ile Türkiye’nin UNESCO Dünya Miras Geçici Listesindeki varlık sayısı 38 olurken, adaylar içinde antik yerleşimler ön plana çıkıyor.

Beş Yeni Kültürel Miras Alanı

Türkiye’den Beş Yeni Kültürel Miras Alanı UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde. UNESCO 2020 yılı Nisan ayında yaptığı açıklamayla Türkiye’den beş yeni kültürel miras alanını Dünya Geçici Miras Listesi’ne aldığını duyurdu.

Hitit Devlet Yönetimi ve iç Siyaseti

Anadolu’nun fiziksel coğrafyasına baktığımızda, kuzeyinde Karadeniz’e, güneyinde Akdeniz’e paralel uzanan sıradağları görmekteyiz. Böylece Anadolu’nun iç kesimi kuzey ve güneyden, yani Karadeniz ve Akdeniz kıyı şeritlerinden bir şekilde ayrılmış ve bu yönlerden ulaşılması zor bir bölge haline gelmiştir.

Hitit Arşivleri ve Literatürü

Bir toplumun kimliğini anlayabilmenin en iyi yolu, o toplumun yazılı belgelerini incelemektir. MÖ 2. binyılda Anadolu’da büyük bir devlet kuran Hititlerin kendi dillerini yazıya aktarmaları ve arşivlemeleri sayesinde bugün haklarında pek çok bilgiye sahip olabilmekteyiz. Hititler, var oldukları süre boyunca yazıyı en iyi şekilde kullanmaya özen göstermiştir.

Hititlerde Sosyal Hayat

Hitit arşivlerinin bir devlet arşivi olması nedeniyle, gerek kral ailesinin, gerek halkın gündelik ve sosyal hayatına dair bildiklerimiz oldukça kısıtlıdır. Kanun metinleri, bazı majik ritüeller ve mitolojik öyküler gibi metin grupları incelenerek, sıradan insanın hayatı hakkında izler bulmak mümkündür. Hitit insanının dünyaya geldiği andan itibaren başlayan hayat yolculuğuna dair bildiklerimiz şöyledir...

74. Sayı - Hititler ve Hattuşa

Son günlerde temizlik gündelik yaşamımızın en önemli eylemsellerinden biri haline geldi. Gün içinde sayısız kez uzun uzun el yıkamak seküler bir temizlik ritüeli gibi görünse de aslında binlerce yıllık bir arınma ve hastalıktan korunma ritüelinin de bir parçası.

Sahaya Çağrı: Yaratıcı bir Pratik olarak Arkeolojik Saha Çalışması

Kovid-19 pandemisi dolayısı ile evlere, apartman dairelerine, yurtlara, iç mekanlara hapsolan çoğumuz sokakların, kırların ya da sadece basitçe dışarıda olmanın ferahlığını ve özgürlüğünü, insan insana sohbetin keyfini özlüyoruz. Ayaklarımız karıncalanıyor, göğsümüz daralıyor.

“Batı Uygarlığı Bir Hellen Mucizesidir” Dogmasını Sorgularken

İLK “BİZ”DEN BAŞLAMALI

“Yurt içindeki kazılar ve ortaya çıkarılan eserler bütün ilim dünyasına kültürel vazifesini ifaya başlamıştır. Tarih yazmak, tarih yapmak kadar mühimdir. Yazan yapana sadık kalmazsa, değişmeyen hakikat insanı şaşırtacak bir mahiyet alır”.

Sovyet Arkeolojisinin Mirası Üzerine Denemeler 1

 Sovyet Arkeolojisin İkili Mirası

90’ların ortalarında genç bir arkeoloji öğrencisiyken en çok ilgimi çeken konulardan biri artık tarihe mal olmuş Sovyetler Birliği’nde arkeolojik çalışmaların eksileri ve artılarıyla dünya arkeolojisine katkılarıydı. Ne yazık ki hocalarımız bu konu açıldığı zaman standart ve kestirme bazı cümlelerle meseleyi geçiştirirlerdi.

Hitit Arkeolojisi

20. yüzyılın başlarında, Alman arkeologlar ile Osman Hamdi Bey arasındaki ilişkilerde gergin bir dönem yaşanmaktaydı. Bunun en önemli sebeplerinden biri Hicaz demiryolunun inşaatı sırasında, günümüzde Ürdün topraklarında yer alan ve Erken İslamiyet Dönemine tarihlenen Mşatta Av Sarayı’na ait cephenin, dönemin hükümdarı Sultan II. Abdülhamid’in onayıyla sökülerek Berlin’e taşınmış olmasıydı. Osman Hamdi Bey ise yürürlükte olan Âsar-ı Âtika Nizamnâmesi uyarınca söz konusu eserin Almanya’ya götürülemeyeceği görüşündeydi.

Hattuşa / Hitit Başkenti

Çorum´un güneybatısında kalan, ilçe olduktan sonra adı Boğazköy’den Boğazkale’ye dönüştürülen Hattuša, MÖ 2. binde Babil, Assur ve Mısır devletleriyle birlikte Yakındoğu’nun süper güçlerinden biri olan Hitit Devletinin başkentiydi. Anadolu’nun büyük bir kısmıyla Kuzey Suriye’yi hakimiyeti altında tutan Hitit Devleti, çağdaşı Mısır, Babil ve Assur uygarlıklarının aksine tarih içinde unutulmuştur.

Köle ile Efendi

- Köle! Dinle beni!

- Buradayım efendim, buradayım.

- Çabuk, ellerime su dök! Bana yemek getir!

- Yiyin efendim, yiyin. Yiyip içmek kalbe iyi gelir.

Hititlerde Dini Yaşam

MÖ 2. binyılda büyük bir güç olarak tarih sahnesinde görülen Hititler, fethedilen ülkelerin tanrılarını, dinsel ve kültürel ögelerini kendi bünyelerine katarak zengin bir panteon ve kültür oluşturmuştur.

 

Tarihöncesi Dönemde Hasankeyf: Hasankeyf Höyük Kazıları

Hasankeyf Höyük’ün önemi, yalnızca Hasankeyf çevresindeki kültür tarihlerinin oldukça eskiye dayandığını göstermekle sınırlı kalmaz. Radyokarbon ölçümlerinden anlaşıldığı gibi, yerleşmenin MÖ 10. binyılın sonuna doğru, henüz bilinmeyen bir nedenle terk edilmiş olduğu söylenebilir. Bu durum, 10 metreye yakın Neolitik Çağ kültür dolgularının yaklaşık olarak 500 yıllık süreçte oluşmuş olduğu anlama gelir. Bu tür höyükleşmenin, aynı yere uzun süre devamlı olarak iskan edildiğinde, yerleşmeye dışardan getirilmiş, toprak, kil ve taş gibi yapı malzemelerinin azar azar birikmesiyle meydana geldiği bilinir. Dolayısıyla, kısa süreli ya da mevsimsel iskanlarda höyükleşme sürecinin pek ilerleme göstermeyeceği düşünülür. Hasankeyf Höyük’te Neolitik Çağ boyunca höyükleşme sürecinin hızla ilerlediği ve dolayısıyla burada sürekli bir iskan faaliyetinin olduğu söylenebilir.

Geç Antik Çağ ve Bizans Araştırmaları Merkezi

Üzerinde yaşadığımız topraklarda on bir yüzyıl boyunca varlığını sürdürmüş olan Bizans İmparatorluğu, önyargı ve bilgisizlikten ötürü yakın zamana kadar Türkiye’de araştırma noktasında eksik kalmaktan kurtulamamıştır. Hâlbuki yıllar önce Avustralya’da, Japonya’da, Avrupa ve Amerika’da Bizans araştırma merkezleri kurulup faaliyete geçmiştir. Bu uygarlığın fiilen varisi ise bugünkü Türkiye’dir.

Tell Fâfân Olmasaydı Hasankeyf Olmazdı

Hasankeyf’in adını hemen hemen herkesin duyduğunu tahmin ediyorum. Gidip görmemiş olanlar bile, en azından Ilısu Barajı Projesi kapsamında su altında kalacak olan bu yerleşim ve barındırdığı kültür varlıkları hakkında az da olsa bilgi sahibidir.

Hititlerin Kısa Tarihi

Anadolu uzun yıllar boyunca pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Bu medeniyetler arasında Anadolu’yu siyasi bir çatı altında ilk birleştiren ise Hititlerdir. Hitit Devleti’ni anlatmadan evvel, Anadolu’nun Hitit Devleti’nden önceki yapısına bakmak faydalı olacaktır. Hititlerden önceki dönemde Anadolu’da siyasi birlik yoktu ve kent devletleri vardı.

USTALARA SAYGI

PROF. DR. GÜVEN ARSEBÜK

1936 İstanbul doğumluyum. Arkeoloji ile olan ilgim lise çağlarında başlar. Robert Koleji’nde okuduğum zamanlarda -ki bu yıllarda lise dört yıl sürüyordu- son iki senemizde, 3. ve 4. sınıflarda İngiliz Edebiyatı’na Profesör Hillary Sumner Boyd adlı bir hocamız gelirdi. Hocamız bize o dönemlerde Yunan Edebiyatı, tragedyası, Homeros gibi yazınlar okutarak dolaylı olarak arkeolojiye olan ilgimizi canlandırdı. Boyd hocamızın etkisinde kalarak Robert Koleji’nden mezun olduktan sonra İstanbul Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’ne 1958 yılında kaydoldum. Dört yıl sonra, 1962 yılında, Prehistorya Bölümü’nden mezun oldum ve askere gittim.

EN ÇOK OKUNANLAR

Köpeğini Gezdiren Çocuk Roma Dönemine Ait Altın Bilezik Buldu

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

SON İÇERİKLER