Mısır'ın Al-Bahansa kenti yakınlarındaki Oxyrhynchus antik kentinde yapılan kazılarda Ptolemaios dönemine ait, bazılarının ağzına altın dil yerleştirilmiş 52 mumya ortaya çıkarıldı.

Araştırmacılar, buluntuların 4. ve 6. yüzyıllar arasındaki aristokrat gömülerine ait olduğunu söylüyor.

Yeni bir araştırma, İber Yarımadası'nda bulunan “Villena Hazinesi ”nin bazı parçalarının uzaydan gelmiş gibi göründüğünü ortaya koydu.

Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı tarafından yapılan son basın açıklamasına göre, arkeologlar Mısır'ın Luksor kentinin Batı Yakası'ndaki Güney Asasif nekropolünde bir mezar ortaya çıkardılar.

Arkeologlar, Apsaros Roma kalesinde, asıl kökeni Doğu eyaletlerinde olsa da Roma ordusunda derin kökleri olan tanrı Jüpiter Dolichenus'a adanmış küçük, altın bir adak levhası buldular! Yaklaşık 2 bin yıl önce İmparatorluğun doğu sınırlarındaki askerlerin Roma askeri uygulamalarının bir örneği olan kalede, 2014 yılından bu yana arkeolojik kazılar sürdürülmektedir.

Schliemann, Homeros'un “İlyada ‘sında Truva'nın Akha (Yunan) kuşatmasını yöneten efsanevi kral Agamemnon'un cesedini bulduğuna inanıyordu (Homeros'un ’Odysseia ”sında da adı geçer ve bazı antik Yunan oyunlarında yer alır). Homeros'a göre Agamemnon Mycenae'de hüküm sürmüştür ve bu eser o zamandan beri “Agamemnon'un Maskesi” olarak bilinmektedir.

İsveç'in Trelleborg kenti dışındaki Dalköpinge'de yeni bir ıslahevinin inşa edileceği alanda yapılan geniş çaplı arkeolojik araştırmada, Tunç Çağından kalma seçkin bir kadının zengin eşyalar ile donatılmış mezarı da dahil olmak üzere 12 bin yıl öncesine ait yerleşim kanıtları ortaya çıkarıldı.

İran'ın güneyindeki Buşehr eyaletinde eski eser kaçakçılarını hedef alan sansasyonel sayılabilecek bir operasyonda polis şefi çok değerli antik eserlerin ele geçirildiğini duyurdu. Bu ganimetler arasında Ahameniş öncesi ve geç Elam dönemlerine tarihlenen, yaklaşık 2 bin yıllık iki altın maske de bulunuyor. Diğer buluntular ise Part dönemine ait bir kase, heykeller ve birkaç çanak çömlek parçasıdır.

Arkeologlar, sikkenin bölgenin Osmanlı İmparatorluğu tarafından yönetildiği ilk yıllara ait olduğunu düşünüyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre, Türkiye'den yasa dışı yollarla yurt dışına kaçırılan yaklaşık 2 bin 700 yıllık Bintepeler kolyesi doğduğu topraklara geri dönüyor.

Arkeologlardan oluşan bir ekip, Bulgaristan'ın Topolovgrad kenti yakınlarındaki Kapitan Petko Voyvoda köyünde çok heyecan verici bir keşifte bulunarak, Trakyalı bir savaşçının mezarını ve altından oluşan pek çok eseri ortaya çıkardı.

Çok kurumlu bir arkeolog ekibi, Moğolistan'ın Dornod Eyaletinde Moğol öncesi döneme ait bir Khar Nuur bozkır göçebesine ait seçkin bir gömüt ortaya çıkardı.

Lidya Krallığı'nın başkenti Sardes Antik Kenti'nde, Perslerin Lidya'yı işgalinin önünü açan Thymbra Muharebesi'nde savaşan iki askerin iskeleti ile savaş aletleri bulundu.

Orta İtalya'daki volkanik bir göl olan Bolsena Gölü'nde, antik bir tanrıçayı temsil ettiğine inanılan 3 bin yıllık bir kil heykelcik bulundu. Bu heykelcik, MÖ 10. veya 9. yüzyıla tarihlenen bir Demir Çağı köyünün sular altında kalmış kalıntıları olduğu düşünülen Gran Carro arkeolojik alanında keşfedildi. Dikkat çekici bir şekilde, 3 bin yıl su altında kaldıktan sonra figür hala yapımcısının parmak izlerini taşımaktadır.

Antik Pompeii'de bulunan iki iskeletin keşfi, araştırmacıların MS 79 yılında Vezüv'ün patlaması sırasında hayatını kaybedenlerin panik içindeki son anlarını yeniden inşa etmelerini sağladı. Genç bir erkek ve orta yaşlı bir kadın olarak tanımlanan çiftin, hızla ilerleyen kavurucu volkanik gaz akımı tarafından yok edilmeden önce sığındıkları bir odada sıkışıp kaldıkları anlaşılıyor.

Arkeologlar, İç Moğolistan'da Liao Hanedanlığı'na (MS 916-1125) ait bin yıllık bir savaş arabası gömüsünü ortaya çıkararak, bir zamanlar kuzey Çin'in geniş bir bölgesini yöneten antik göçebe Kitan halkına ışık tuttu. İyi korunmuş savaş arabası, yanında bulunan insan kalıntıları ve mezar eserleriyle birlikte, bu az bilinen hanedanın kültürel uygulamalarına ve sosyal hiyerarşisine büyüleyici bir bakış sunuyor.

Mısır Turizm ve Eski Eserler Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, Mısır'daki arkeologların 60'tan fazla kişiye ait antik gömülerin yanı sıra tunç sikkeler ve altın folyo figürinler bulduğu belirtildi.

Almanya'daki zengin mezar höyüklerinin genetik analizi, gücün aile soylarından nasıl geçtiğine yeni bir ışık tutuyor.

Arkeologlar, Güney Kazakistan'ın Türkistan bölgesindeki yaklaşık 2 bin yıllık mezar höyüklerinden altın takılar, ok uçları ve tunç bir ayna çıkardılar.

Almanya'nın Eichendorf belediyesine bağlı Exing'de yeni bir yerleşim alanı için yapılan inşaat çalışmaları, Orta Neolitik döneme ait dikkat çekici bir mezarı ortaya çıkardı. Bölge arkeoloğu Dr. Florian Eibl, mezarı MÖ 4800 yıllarına tarihlendirdi ve oldukça ilginç bir mezar eşyası koleksiyonuna sahip.

11 yaşındaki bir çocuk, İngiltere'nin Batı Sussex bölgesindeki Pagham yakınlarındaki bir tarlada nadir bulunan altın bir Roma bileziği keşfetti. Romalı askerlere kahramanlıklarından dolayı verilen armilla tipi süslü bir bilezik olan ve MS.1. yüzyıla tarihlenen bilezik, 300 yıldan daha eski bir altın obje olarak, bir adli tıp soruşturmasında resmi olarak hazine ilan edildi.

Burdur’un Gölhisar ilçesindeki Kibyra antik kentinde bilimsel kazı çalışmaları 2006 yılında başlatılmış ve halen T. C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü’nün izin ve destekleriyle, Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi adına Prof. Dr. Şükrü Özüdoğru başkanlığındaki bir ekip tarafından sürdürülmektedir.

Orta Makedonya'nın Imathia bölgesinde yer alan Aegae (bugünkü Vergina) antik kentinde yüksek statülü bir Makedon mezarı ortaya çıkarıldı.

Panama'daki El Caño Arkeolojik Alanı'nda, İspanyol öncesi Coclé kültürüne ait, altın ve seramiklerle zengin bir şekilde döşenmiş yüksek statülü bir adamın mezarı ortaya çıkarıldı. Mezar MS 750-800 yıllarına tarihleniyor ve adak olarak gömülmüş seramik eserlerle dolu.

Araştırmacılar, Polonya'daki bir göl yatağında bulunan tunç mücevher yığınının eski ritüelistik su gömüleriyle ilgili olabileceğini belirledi.

Arkeologlar Kahire'ye yaklaşık 160 kilometre uzaklıktaki Oxyrhynchus antik kentinde altın dilli iki Mısır mumyası daha ortaya çıkardı. Böylece hepsi bu alandan çıkarılan toplam örnek sayısı 16'ya ulaştı.

Roma İmparatorluk dönemine ait mezarlarda, altın küpeler, kolyeler ve daha pek çok değerli eser bulundu.

Çin Seddi'nin Moğolistan'a uzanan ve şekli nedeniyle Moğol Arkı olarak bilinen bir bölümü bulunmaktadır. Araştırma ekibi, Çin'deki duvarla karşılaştırıldığında, Moğolistan'daki yay üzerinde çok az çalışma yapıldığını belirtiyor. Bu yeni çalışmada, çeşitli yaklaşımlar kullanarak duvar hakkında daha fazla bilgi edinilmeye çalışılmıştır.

Doğu Kazakistan'da Batı Göktürk dönemine ait bir kurgan ve pek çok yeni eserler tespit edildi. 2021 yılındaki kazılarda Eleke Sazı Kağan kompleksindeki kurgan alanında, Göktürk soyuna mensup olan ve Suyab'taki Türk kağanı adına On-Ok ilini yönetmekle görevlendirilen Tiginin şahsi eşyaları bulundu.

Moğolistan'daki antik bir mezarda şaşırtıcı bir şekilde korunmuş olan demir üzengili ahşap iskeletli bir eyer, türünün en eskisi olabilir. Bu yenilikçi eyer, arkeologlara Ortaçağ atlı savaşlarının kökenlerine dair ipuçları verebilir.

Almanya'daki gönüllü koruma görevlileri, aralarında kılıçlar, sikkeler ve mücevherlerin de bulunduğu bir eser koleksiyonunu gün yüzüne çıkardı.

"Sanxingdui'nin Yüzleri" olarak adlandırılan heykel koleksiyonunda hem tanıdık hem de yabancı gelen bir şeyler var.

Afrika'nın doğusundaki Turkana Gölü kıyılarında, yaklaşık 5 bin ila 4 bin yıl önce, çobanlar ölülerini taş çemberler ve sütunlarla işaretlenmiş ortak mezarlıklara gömüyorlardı.

Studio ESSECI basın ofisi tarafından yapılan açıklamada, yetkililerin ünlü Sinyen kuyumcusu Gabriello D’antonio tarafından yapılan görkemli bir emanet olan Lucignano Altın Ağacının kayıp parçalarını buldukları belirtildi.

Unutulmuş bir Demir Çağı hükümdarının adını taşıyan bir sikkenin dikkat çekici keşfi sayesinde Britanya tarihine önemli bir ekleme yapılmış olabilir.

Arkeologlar, kuzeydoğu İsviçre'nin Thurgau kantonundaki Güttingen'de yeni sürülmüş bir havuç tarlasında bir dizi Tunç Çağı kadın takısı ortaya çıkardı. MÖ 1500 yıllarına tarihlenen set, tunç çivili disklerden yapılmış bir kolye, iki spiral parmak yüzüğü, toplu iğne başı büyüklüğünde yüzden fazla kehribar boncuk ve tunç ve altın tel spiraller içeriyor.

Yaklaşık 3300 yıl önce, tonlarca nadir metal taşıyan bir gemi Akdeniz'de, günümüz Türkiye'sinde Uluburun'un doğu kıyılarında battı. Bilim insanları, 1982 yılında keşfedilmesinden bu yana, Geç Tunç Çağı olarak bilinen döneme hâkim olan insanları ve siyasi yapıyı daha iyi anlamak için Uluburun batığının içeriğini inceliyor.

Norveç'in Lillehammer kentinin dışında bir zamanlar bir Pagan tapınağının bulunduğu alanda 1400 yıllık 35 kadar figürlü altın varak keşfedildi.

Avrupa Sualtı Arkeolojisi Enstitüsü (IEASM) yaptığı basın açıklamasında, Mısır'ın Akdeniz kıyılarındaki batık bir tapınak alanında yeni "hazineler ve sırlar" ortaya çıkarıldığını duyurdu.

Sibirya'daki arkeologlar, arabacı olduğu düşünülen bir kişinin 3 bin yıllık el değmemiş mezarını keşfettiler ve bu da bölgede ilk kez atlı arabaların kullanıldığını gösteriyor.

Güney Galler'de Barry yakınlarında 3 bin yıldan daha eskiye dayanan tarak ve altın saç halkası ortaya çıkarıldı.

Göteborg Üniversitesi arkeologları, Kıbrıs’ın güneydoğu kıyısındaki Hala Sultan Tekkesi’nde yer alan Tunç Çağı kenti Dromolaxia Vizatzia yakınlarında gerçekleştirdikleri arkeolojik kazılarda, zengin eserlerle dolu kraliyet mezarları ortaya çıkardılar.

Kısa bir süre önce Moğolistan'daki bir alanda küçük ve belki de dikkat çekici olmayan bir kaya keşfedildi. Tartışmalı bir şekilde 42 bin yıl öncesine tarihlenen bu buluntu, bir bilim insanı tarafından dünyanın en eski işlenmiş fallus biçimli eserlerinden biri olarak sunuldu. Ancak herkes ikna olmuş değil.

Literatürde "Urfa Adamı" olarak da bilinen Balıklıgöl Heykeli'nin  "erkek cinselliğini sembolize ettiği" yaygın bir kanı. Bu yorumun en temel nedeni, çağdaşları Göbeklitepe ve Karahantepe'de de rastlanan fallus sembolizminin zamanla Mezopotamya'da şekillenecek "babatanrı" anlayışına giden sürecin ilksel işaretleri olduğu şeklindeki varsayım. Ne var ki, döneminin koşulları ışığında yakından bakıldığında, heykelin pekâlâ farklı yorumlara açık olduğu söylenebilir.