Haydarpaşa Garı´ndaki Arkeolojik Kazılar Kadıköy´ün Tarihini Yeniden Gün Işığına Çıkarıyor

Kadıköy´de Haydarpaşa Garı’nın istasyon bölgesinde başlatılan ve 1 yılını geride bırakan arkeolojik kazılar, tarihe ışık tutuyor. Kazılar kapsamında 5. yüzyıla ait olduğu belirtilen kilise kalıntıları, toplu mezarlar, mimari kalıntılar ile yaklaşık 6 bine yakın sikke bulundu.

 

Tarihi HaydarpaÅŸa Garı ve çevresinde Marmaray çalışmaları sırasında rastlanan tarihi kalıntılar üzerine İstanbul Arkeoloji Müzesi tarafından baÅŸlatılan arkeolojik kazılarda 1 yıl geride kaldı. 2018 Mayıs ayında baÅŸlatılan çalışmalar 400 iÅŸçi, 17 arkeolog ve 3 müze uzmanı  tarafından devam ettiriliyor. Gar önü, peron 1, peron 2, menfez ve İbrahim aÄŸa bölgeleri olmak üzere 5 ayrı bölgede yürütülen çalışmalar kapsamında ortaya çıkan buluntular, ‘Körler Ülkesi’ olarak adlandırılan  Khalkedon (Kadıköy)  antik ÅŸehrine ait önemli ipuçları verdi.  Titizlikle yürütülen kazılarda bugüne kadar, Khalkedon’a ait çok sayıda mimari yapı, 5’inci yüzyıla ait olduÄŸu belirtilen bir kilise, yine aynı döneme ait ve anıt mezar olduÄŸu düÅŸünülen bir yapı ile 6 bine yakın  bronz sikke bulundu.

 

“İYİ BİR ÇALIÅžMA DÖNEMİ GEÇİRDİK”

 

Kazı çalışmaları ve ortaya çıkarılan buluntular hakkında bilgi veren İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Rahmi Asal, çalışmaların 300 bin metrekare alanda devam ettiÄŸini belirterek, "HaydarpaÅŸa Garı’nın arkasından baÅŸlayıp İbrahim AÄŸa’ya doÄŸru devam eden kocaman bir alan burası. Çalışmalar çok zor. Limanın içinde, Kadıköy’ün, Khalkedon’un antik batı limanı içinde çalışıyoruz. Bölgede devamlı bir mimari faaliyet görülüyor. Sonuç olarak iyi bir çalışma yürütüldü. Çalışmalar Kültür Bakanlığımızın denetiminde, baÅŸkanlığında yürütülüyor. UlaÅŸtırma Bakanlığı da gerekli destekleri saÄŸlıyor. İyi bir çalışma dönemi geçirdik.” diye konuÅŸtu.

 

“BÜYÜK BİR HEYECAN YARATTI”

 

İlk kazının baÅŸladığı alanda bir duvar yapısı ile karşılaÅŸtıklarını ifade eden Asal, "Bize büyük bir heyecan yarattı.  Böyle büyük bir duvarın antik limanla iliÅŸkili olacağını önce düÅŸündük. Sonra hem yapım tarzından hem de arÅŸiv araÅŸtırmalarından Osmanlı Dönemi’ne ait bir yapı olduÄŸunu ve yaklaşık 1872’de yapılarak set duvarı olarak kullanıldığı anlaşıldı. Ancak eski araÅŸtırmalarından bilgimiz var. BaÄŸdat Demiryolu yapımında bir inÅŸaat mühendisinin bazı aktarımları var bu konu ile ilgili. Hemen arkamızda İngiliz mezarlığı var.  Onun burnundan denize doÄŸru bu antik limanının mendireÄŸinin uzandığını belirtiyor. Ama bugüne kadar söz konusu ile ilgili kalıntıya rast gelmedik. Daha sonra benim de düÅŸünerek ulaÅŸmaya çalıştığım bir sonuç var. Belki de ´ Osmanlı Dönemi’nde o bahsedilen inÅŸaat mühendisinin bahsettiÄŸi kalıntıya bir müdahale yapılarak Osmanlı Dönemi’nde set duvarı yapıldı´ diyoruz ama ilerleyen zamanda baÅŸka bir sonuç çıkarsa onu da paylaşırız” dedi.

 

“HELENİSTİK DÖNEMİNE KADAR GİDEN BİR YAPI GRUBU MEVCUT”

 

Peron bölgesinde yapılan kazıları hakkında konuÅŸan Asal, "1960’larda yapılan betonarme  ve taÅŸ yapılardan baÅŸlayarak Helenistik Dönemi’ne kadar giden bir yapı grubu mevcut. TabakalaÅŸma anlamında deÄŸil, birbirlerini kesen ve bozan yapılardan bahsediyoruz. Genel olarak mimariye bakarsak buradaki yapıların birçoÄŸu Erken Bizans Dönemi yapı gruplarıdır. Ama buradaki kazı alanında bir de ilk kazı sırasında tahmin ettiÄŸimiz farklı bir yapı grubu ile karşılaÅŸtık. Elde ettiÄŸimiz tespitlerde bu yapının Helenistik döneme ait olduÄŸunu yani MÖ 4. yüzyıla ait bir platform olduÄŸu tahmin ediliyoruz. Yine burada devÅŸirme malzemeler ortaya çıkarıldı. Hemen platformun altında Erken Bizans Dönemi’ne ait olan bir sütun baÅŸlığı toprağın altında duruyor.”dedi.

 

5. YÜZYILA AİT KİLİSE KALINTILARINA DA RASTLANILDI

 

Peron 2 kazı alanında yapılan çalışmalar da önemli buluntulara rastlanıldı. Burada rastlanılan mimari kalıntıların, birçok kaynakta Khalkedon kent haritası üzerinde iÅŸaretli olan Hristiyan dünyasında önemli bir yeri olan Sainte Bassa kilise-manastırı olduÄŸu tahmin ediliyor. 5’inci yüzyıla ait olduÄŸu belirtilen yapı hakkında konuÅŸan Rahmi Asal, "Maalesef günümüze ulaÅŸan parçaları bu kadar. Bizi ÅŸaşırtan olaylardan birisi de içinde kemiklerin olduÄŸu gömüyle karşılaÅŸmamız. Muhtamel bunlar dinsel anlamda önemli kiÅŸiler. Düzce Üniversitesi’nden arkeolog ve antropolog Dr. Yasemin Yılmaz burada bizimle çalışıyor. Titiz bir çalışma ile uzun zamandır bu kemiklerle ilgileniliyor burada. 26 kafatasından 26 net gömünün olduÄŸunu söyleyebiliriz. Ancak kemik sayısına baktığımızda daha fazla gömünün olduÄŸu tahmin edilmekte” dedi.

 

OSMANLI ORDUGAHI

 

Bir diÄŸer önemli kazı alanı ise ‘Menfez’ diye adlandırılan bölgede sürdürülüyor.  Uzmanlar, bu bölgede tespit edilen açık arazide toprak üstünde ocakların bulunması alanın 3.Murat döneminde gerçekleÅŸtirilen ve 12 yıl süren İran seferi öncesinde askerlerin konakladığı ‘Ordugah Alanı’ olduÄŸunu düÅŸünüyor. Alandaki çalışmaların büyük bir özen ve titizlikle sürdüÄŸüne dikkat çeken İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Asal, “Kazı çalışmalarımızı ilerlettiÄŸimizde, titiz çalışmalarımız sırasında bir ocak kalıntısı ortaya çıktı. Bununla birlikte bir takım buluntular da elde edildi. Bir tabak, bir sikke bulduk. Sikke de 3. Murat dönemine 1590’a tarihlenen bir sikke. Önemli bir geliÅŸmeydi bizim için” ifadelerini kullandı

 

‘T’ PLANLI ANIT MEZAR BULUNTULARI

 

Kazı alanının en eski yapılarından biri  de ‘İbrahim AÄŸa’ bölgesinde yer alıyor. Burada ‘T’ planlı olduÄŸu belirtilen yapının henüz temeline ulaşılamadığını kaydeden Asal, "Alan açıldıkça, kalıntılar ortaya çıktıkça farklı bir yapı tipi ile karşı karşıya olduÄŸumuzu görüyoruz. ‘T’ ÅŸeklinde almaşık taÅŸ ve tuÄŸla örgülü bir yapı karşımıza çıktı. Bu bölgedeki istasyon bölgedeki platformdan sonra kazı alanındaki en erken yapı olduÄŸunu düÅŸünüyoruz. Tahminen 4 – 5. Yüzyıla ait bir yapı. Tek bir yapı olması ve biraz daha nispeten uzak bir yerde bu yapının olması bir mezar anıtı olma ihtimali üzerinde duruyoruz. Ama ilerde tabanda yapılacak çalışmalarda elde edilecek buluntularla belki daha net bir açıklama yapabiliriz. Belki de kendini ÅŸu ana kadar gizlemiÅŸ önemli bir yapı ile karşı karşıya olabiliriz.” dedi.

 

“İNANILMAZ SAYIDA SİKKE GELİYOR”

 

‘İbrahim AÄŸa’ bölgesinde kazı bölgesinin sonundaki çalışmalar hakkında konuÅŸan Asal,  “Buradan inanılmaz sayıda bir sikke geliyor. Bugüne kadar bütün alanda 6 bine yakın sikke tespit edildi. En büyük grubu da buradan geldi. İlk etapta biz buranın sikke üretim alanı olabilir mi diye bir tereddüt yaÅŸadık. Ancak ona yönelik herhangi mimari kalıntı ve bu düÅŸüncemizi destekleyecek bir bulgu çıkmayınca bu fikrimizden vazgeçtik. Sonuç olarak bu yapı grubunun olduÄŸu bölge liman arkası diye adlandırdığımız bir bölgede. Paranın en çok, ticari alışveriÅŸi için döndüÄŸü noktalardan birisi bu liman bölgesi.” İfadelerini kullandı.

 

“KADIKÖY GERÇEKTEN ARKEOLOJİSİ VE TARİHİ İLE YENİDEN GÜNDEME OTURDU VE GÜN IÅžIÄžINA ÇIKTI”

 

Asal, kazı çalışmalarının geneli hakkında da “Burada ÅŸunları görebiliyoruz. Geç Osmanlı, Osmanlı, Bizans, Helenistik ve Klasik Döneme dair Kadıköy’ün güzel bir tabakalaÅŸmasını burada tespit ettik. Her arkeoloÄŸun yapmak istediÄŸi bir ÅŸeyi biz bu proje sayesinde yapabildik. Çok mutluyuz. Kadıköy hep yazılarda, tarihçilerin bahsettiÄŸi antik kaynakların aktarımları ile arkeolojisi ve tarihi ile biliniyordu. Bu yaptığımız iÅŸle Kadıköy gerçekten arkeolojisi ve tarihi ile yeniden gündeme oturdu ve gün ışığına çıktı diyebiliriz” diye konuÅŸtu.

 

Kaynak: https://www.dha.com.tr/