Arama Sonuçları

Kuşadası Yılancı Burnu’nda Arkaik Dönem Kouros Heykel Parçaları Bulundu

Kuşadası kıyılarına kent içine bakıldığında, doğal olarak kalmış iki alan görülmektedir. Bunlardan biri 400’e yakın bitkinin yetiştiği Kemerönü mevkii doğal alanı olup, diğeri de altında antik bir şehrin yattığı bilinen Yılancı Burnu’dur. Toprağın aşınmasıyla meydana çıkan bir Kouros heykeline ait parça, duyarlı bir vatandaş tarafından görülerek ilgili kurumlara bildirildi.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Kültürel Mirası Koruma Politikası

Osmanlı Döneminde kültürel mirasın korunmasına yönelik yasal mevzuatın oluşturulmasına dair ilk somut adımlar 19. yüzyılda atılmış; koruma, arkeoloji, restorasyon ve müzecilik alanlarında önemli girişimlerde bulunulmuştur.

Atatürk Döneminde Türkiye’de Eski Eserler ve Müzeler

Türkiye Cımhuriyeti’nin kuruluş yıllarından itibaren arkeoloji, eski eserler ve müzecilik konularına özel bir önem verildiği, bu alanların kurumsallaşması kadar nitelikli uzman yetiştirilmesi için de büyük çaba sarf edildiği, bunların sağlanmasında cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün teşvik ve yakın ilgisinin büyük payı olduğu görülmektedir.

Atatürk Dönemi Eski Eserler ve Müzecilik

Cumhuriyet öncesinde, İslam hukuk esaslarına dayalı fıkıh kitaplarında, eski eserler toprak altındaki doğal madenlerle birlikte “malik ve sahibi belli bulunmayan buluntu mal (lukata) olarak görülüp “rikaz” olarak adlandırılmaktaydı. Ancak, 1858’de yürürlüğe giren Arazi Kanunnâmesi’nde (Kānunnâme-i Arâzî), madenlerle ilgili hüküm bulunmasına rağmen, eski eserlerin korunmasıyla ilgili herhangi bir hüküm konulmamıştır.

Cumhuriyet’in 100. Yılında Atatürk’ün “Bilimde de Bağımsızlık” Ülküsü İzinde Türk Arkeolojisi

“Bağımsızlık” bir insanın asıl “karakteri” olunca, emperyalist güçlere “geçilemeyen Çanakkale”den 5 yıl sonra boyunduruk altındaki mazlum halklara umut olarak başkentlik için güvende bulduğu Ankara’daydı Mustafa Kemal. Oraya kadar gelmeye mecali kalmayan istilacı ayağının basamadığı bir bin yıllık vatan toprağında, Cumhuriyete giden kutlu yolda ilk meclisi açmış olmanın gururuyla oradaydı.

Atatürk’ün ve Dönemindeki Liderlerin Arkeoloji Anlayışları Hakkında Kısa Bir Değerlendirme

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün tarihe ve arkeolojiye, kurulan yeni devletin siyasi temellerinin kuvvetlendirilmesi açısından verdiği önem ve kişisel olarak da tarih ve coğrafya başta olmak üzere “sosyal bilimlere” duyduğu ilgi, herkesin malumudur.

Aktüel Arkeoloji Dergisi 101. Sayı "Kurtuluş Savaşı’ndan Kültürel Rönesansa Geçiş"

100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti’nde en hızlı gelişen bilim dallarından biri ‘Arkeoloji’dir. Bu tezi destekleyen pek çok veriyi alt alta sıralamak mümkün: Dünya ölçeğinde yapılan bilimsel çağdaş kazı ve araştırmalar, bunların bilimsel yayınları, bu yayınlara alınan uluslararası atıflar, artık dünya standartlarına giren müze ve ören yerleri bunlardan sadece birkaçı. 4-8 Kasım 2024’te Dünya Neolitik Kongresi’nin -hem de Urfa’da- yapılabilmesinin, dünya arkeolojisinde Türkiye arkeolojisinin saygın bir yeri olduğunun en somut kanıtı olduğunu düşünüyorum.

Bakır Çağı Kalesinde Roma Lejyonerine Ait Mezar Bulundu

Batı İspanya'nın Extremadura özerk topluluğunda Almendralejo yakınlarındaki Marquis de la Encomienda arazisinde bir fotovoltaik (güneş paneli) inşaatı sırasında devasa bir Bakır Çağı kalesi keşfedildi. Kale 4900 yıl önce inşa edilmiş ve dokuz kat güçlendirilmiş olmasına rağmen düşmanların eline geçerek yaklaşık 400 yıl sonra yıkılmıştır.

Thera Volkanı’nın Ege Kıyılarına Etkileri

Geç Minos IA dönemi (MÖ 1390-1370), insanlık tarihinde kayda geçen en büyük doğal afet olan Thera Adası’ndaki yanardağın patlamasıyla sona erer. Çeşme – Bağlararası’nda gerçekleştirilen kazılar, günümüzden yaklaşık 3500 yıl önce meydana gelen bu patlamanın ölümcül etkilerinin boyutunu en açık bir şekilde ortaya koymuştur.

İspanya’daki 5 Bin Yıllık Bir Mezarda 270 Binden Fazla Boncuk Bulundu

İspanya'daki bir dizi kuruma bağlı arkeolog, tarihçi ve tarih öncesi uzmanlarından oluşan geniş bir ekip, İspanya'daki antik Montelirio mezar alanında şimdiye kadar bulunan en büyük tek mezar boncuk topluluğunun varlığını doğruladı. Science Advances dergisinde yayınlanan makaleleri için grup, İspanya'nın güneybatı kesimindeki 5 bin yıllık bir mezarı inceledi.

2100 Yıllık Büyük İskender Mozaiği Restorasyon İçin Analiz Edildi

MÖ 333 yılında, günümüz Türkiye ve Suriye sınırları boyunca uzanan küçük Pinarus Nehri yakınlarında, Büyük İskender'in kuvvetleri ile Pers kralı III. Darius arasında şiddetli bir savaş meydana geldi. Burada, İssos Savaşı'nda, İskender'in 75000 Yunanlıdan oluşan ordusu, Darius'un yaklaşık 600000 Pers askerinden oluşan çok üstün gücüyle karşılaştı.

DNA Araştırması Demir Çağı Erkeklerinin İç Güveysi Olduğunu Gösteriyor

Neandertallerden kraliyet saraylarına kadar tarih, kadınların erkeklerin ailelerine katılmak için yer değiştirmesiyle dolup taşıyor gibi görünse de araştırmacılar Britanya'nın Kelt topluluklarında durumun tersine döndüğünü ortaya çıkardı.

Ord. Prof. Dr. Ekrem Akurgal

Ekrem Akurgal Hocam’la ilk kez 1975 yılında İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi Klasik Arkeoloji Bölümünü bitirdikten iki yıl sonra tanıdım. 1975 yılı benim hayatımda önemli bir dönüm noktasıdır. Yılbaşından itibaren evimi İstanbul’dan Isparta’ya taşımış ve orada ailemle birlikte kalıyordum.

Atatürk ve Trakya Arkeolojisi

Avrupa’da J. J. Winncelmann (1717-1768) ile başlatılan arkeoloji biliminin, Osmanlı topraklarına ulaşması oldukça uzun zaman almıştır. Çünkü dönemin emperyal düşünceye sahip yöneticileri ve onlara taşeronluk yapan seyyahlar, Anadolu’daki somut kültürel mirası adeta yağmalarken, İstanbul’daki payitaht bu eserlerin ne kadar önemli olduğunun farkında bile değildi. Zamanla, arkeolojik mirasın önemini kavrayan toplum içindeki sınırlı sayıdaki aydın, Asar-ı Atika Nizamnamelerini ortaya koyarak, saltanatın bütün baskılarına rağmen arkeolojik değerleri korumaya çalışmışlardır.

Erken Cumhuriyet Döneminde Arkeoloji ve Koruma

Kurtuluş Savaşı’nın ardından Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk ve arkadaşlarının savaşlar ve ekonomik durum nedeniyle ihmal edilmiş olan kültür varlıklarının korunması konusunda köklü girişimleri oldu. Sultanların 19. yüzyılda terk ettikleri Topkapı Sarayı ve evrensel bir kültür varlığı olan Ayasofya müzeye dönüştürüldü. Bu dönüşümleri kapsamlı onarımlar izledi. Ayasofya’nın müze olması Türkiye Cumhuriyeti’nin çağdaşlığının göstergesi, en iyi şekilde sunulması ve korunması için seçilen bir yoldu. Müze kullanımı bilimsel araştırmaların rahatça yürütülmesine, üstü kapatılmış olan figürlü mozaiklerin üzerlerinin açılmasına olanak sağladı.

İstanbul Üniversitesinde Hititoloji’nin Yapılanması ve Atatürk’ün Kurduğu Eğitim Politikası İçinde Eskiçağ Dilleri Çalışmaları

Türkiye’de Hititoloji’den bahsedildiğinde önce Sedat Alp ismi zikredilir. Bu nedenle Türkiye’de Hitit Dili ve Kültürünün yeşermesinden bahsedilecek ise Ord. Prof. Dr. Sedat Alp ile başlamak gerekir. 1932 yılında İstanbul’da iyi yetişmiş ve gelecek vadeden bir öğrenci, tıp tahsili görmek üzere devlet parasız yatılı okulu sınavlarına başvururken, o dönemlerde başlatılan ve yurt dışına burslu olarak gönderilen öğrenciler arasında, tarih dalında öğrenim görmek üzere yer alır.

Atatürk ve Eskiçağ Bilimleri

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan önce yenilikçi kimliği ile öne çıkan Mustafa Kemal Atatürk’ün, savaş yıllarında Maarif Kongresi düzenleyen bir lider olarak eğitime verdiği önem açıkça görülmektedir. Atatürk, Cumhuriyetin kuruluşundan sonra da Türk Devleti’nin muasır medeniyetler seviyesine ulaşması için pek çok reformu ivedilikle gerçekleştirmiştir. Bu reformlardan biri 1933 yılında yapılan Üniversite Reformudur.

Osmanlı İmparatorluğu’nda ve Türkiye Cumhuriyeti’nde Arkeoloji

Birçok devletin ikame yeri olan Anadolu (günümüz Türkiye) coğrafyasında devletlerin hem kültürel izlerine hem de maddi kültür varlıklarına rastlamak mümkündür. Asya, Avrupa ve Afrika’da hakimiyet kurmuş olan Osmanlı İmparatorluğu’ndaki ve akabinde gelen Türkiye Cumhuriyeti’ndeki arkeolojik çalışmalar bu coğrafyadaki kültür izlerine ve maddi kültür varlıklarına erişmemizi sağlamıştır.

Atatürk ve Arkeoloji

21. yüzyılın ilk çeyreği tamamlanmak üzere; varoluştan bu yana insan aklını kurcalayan tarih ve zaman problemi, İslam teolojisinin 12. yüzyıl sonrasında yaygınca kabul ettiği “vakti bilme” gerekliliğinin çok ötesinde. İbni Haldun’un “vakti belirleme/bilme” tabanlı vakanuvisciliğine karşı, izah ve açıklama temelli tarih yazıcılığı İslam aleminde kendine gelişme alanı bulamadı. 12. yüzyıla kadar Tanrı’nın yaratıcılığını kabul etmekle birlikte bilimsel düşüncenin temeli olan neden-sonuç sorgulamasını kullanan İslam dünyası düşünürleri, bu süreçte tıp, kimya, matematik, zooloji, astroloji gibi bilimlere önemli katkılar sundular.

Aktüel Arkeoloji Dergisi 100. Sayı "Atatürk ve Arkeoloji"

Bu kadim coğrafyanın yüzyıllar boyunca milyonlarla ifade edilen sakinlerinin kurduğu pek çok yerleşim, kent ve devlet olmuştur. Onlarca imparatorluk boy göstermiştir. Çevresine her dönem ışık saçmış bu toprakların son sakinlerinin kurduğu Türkiye Cumhuriyeti devletinin üzerinden henüz yüz yıl geçmiştir. O nedenle derginin 100. sayısını çağdaş devletin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e minnet duygusuyla ayırdık. "Türkiye Cumhuriyeti’nin Temeli Kültürdür" diyen kurucu iradenin, geçen yüzyılın buhranlı yıllarında nasıl bir felsefe ve idealizm ile bilime sunduklarına arkeoloji penceresinden bakmaya çalıştık.

Karun Hazinesi

Anadolu’nun zengin kültürel mirasını yansıtan Karun Hazinesi, MÖ 6. Yüzyılda yaşamış Kroisos dönemine ait 432 kıymetli eserden oluşan bir koleksiyondur. Lydia Hazinesi olarak da anılan bu muhteşem eserler, Batı Anadolu’da gücün simgesi Lydia Krallığı soylularına ait Uşak-Güre yakınlarındaki tümülüslerden ele geçirilerek 1960’lı yıllarda Amerika Birleşik Devletleri’ne kaçırılmış ve hukuki mücadelenin ardından 1993 yılında ülkemize geri getirilmiştir.

Orpheus Betimli Bir Mozaik Eserin Bulunuş Öyküsü

1980 yılında Şanlıurfa ilimizde kaçak kazılar ile ortaya çıkarılan ve yurtdışına kaçırılan bir zemin mozaiğinin bulunup 2012 yılında ait olduğu topraklara geri dönüşü, polisiye roman ve film senaryolarına taş çıkaran bir öyküdür.

Belevi Mezar Anıtı

Belevi Mezar Anıtı Efes’in 15 kilometre kuzeybatısında, Antik Efes-Sardeis yolu yakınında yer alıyordu. Günümüzde Selçuk- Belevi Mahallesi kuzeyinde İzmir-Aydın Otoyolu kenarındadır. Antik Dünya’nın Yedi ünlü harikasından biri olan Halikarnassos (Bodrum) Mouseleum’a benzeyen 23 metre yükseklikteki anıt mezar üç ana bölümden oluşur.

Sidamara Lahdi

Sidamara Lahdi, 1875 yılında Sidamara antik kentinde tespit edilmiştir. Kent, Konya-Karaman’ın Ayrancı ilçesine sınırlarında konumlanan ve literatürde Anbar, Ambar Arası ile Serpek olarak adlandırılan günümüz Ambar köyünde yer almaktadır. Doğuda Herakleia, kuzeyde Kana, kuzeybatıda İkonium, güneybatıda Laranda ve güneyde sahilden gelen yolların kesiştiği önemli bir noktada yer almaktadır.

Knidos Aslanı

Knidos Aslanı Knidos’un nekropol alanında British Museum adına, 1858 yıllında, ilk kapsamlı ve planlı kazıları gerçekleştiren konsolos yardımcısı Sir Charles Thomas Newton tarafından bulunmuştur. Newton’un, İngiliz Kraliyeti tarafından emrine verilen bir harp gemisi, yedi mürettebatı ile Knidos’a geldiği bilinmektedir.

Çatalhöyük Ana Tanrıça Heykelciği

Anadolu Medeniyetleri Müzesinin en dikkat çeken eserleri arasında yer alan Ana Tanrıça Heykelciği, Konya’nın Çumra ilçesine bağlı Küçükköy yakınlarında yer alan Çatalhöyük yerleşiminde gerçekleştirilen kazılar sırasında bulunmuştur.

Anadolu'nun Kültürel Zenginliği

Dünya tarihinin yeniden yazılmasına neden olan önemli arkeolojik buluntuları bünyesinde barındıran Anadolu topraklarını bir açık hava müzesi olarak adlandırabiliriz. Her karış toprağında ayrı bir tarihi eser ya da yapı bulunan bu zengin coğrafya her an yeni bir buluşa gebedir.

1800 Yıllık Gümüş Muska Bulundu

Frankfurt'ta 3. yüzyıla ait bir mezarda bulunan bir rulo ince gümüş folyo, Alplerin kuzeyinde Hıristiyanlığa dair en eski arkeolojik kanıttır. Tarihi kaynaklarda 2. yüzyılın sonlarından itibaren Galya ve Almanya'da Hıristiyanlığa atıfta bulunulmaktadır, ancak bu buluntudan önce Alplerin kuzeyinde Hıristiyanların yaşadığına dair kanıtlar en erken 4. yüzyıla tarihlenmektedir.

Abu Dabi’de Türkiye’nin Gece Müzeciliği Konuşuldu

Dünyanın önde gelen müzeleri, müze küratörleri, mühendisler, sanat tarihçileri, konservatörler ile sanat ve kültür profesyonellerini 10 – 12 Aralık 2024 tarihlerinde Abu Dabi’de buluşturan 2. Heritage Middle East  Fuar ve Konferansı’nda, Türkiye’nin gece müzeciliği de konuşuldu. Etkinlik kapsamında SICPA Türkiye CEO’su Sami Çebi, firma olarak Efes ve Hierapolis Örenyeri’nde gerçekleştirdikleri aydınlatma uygulaması sayesinde dünyaya örnek olan Türkiye Gece Müzeciliği’ni anlattı.

Bulgaristan’da Tanrıça Tyche’ye Ait Mermer Heykel Başı Bulundu

Yunan tanrıçası Tyche'nin titizlikle işlenmiş mermer başı, günümüzde Bulgaristan'ın Filibe kenti olan Philippopolis antik kentinde keşfedildi. Piskopos Bazilikası'ndaki kazılar sırasında ortaya çıkarılan bu çarpıcı eser, kazı ekibine liderlik eden arkeolog Lyubomir Merdzhanov tarafından “olağanüstü bir buluntu” olarak tanımlandı.

3600 Yıllık Nebra Gökyüzü Diski Nasıl Yapıldı?

3600 yıldan daha eski olan Nebra Gök Diski, uluslararası düzeyde eşsiz bir buluntudur ve 2013 yılından bu yana UNESCO “Dünya Belleği” kayıtlarında yer almaktadır. En iyi araştırılmış arkeolojik nesnelerden biri olarak kabul edilebilir, ancak nesnenin üretim sürecine ilişkin soru henüz tam olarak açıklığa kavuşturulmamıştır.

Blaundos'ta İmparator Hadrianus'a İthafen Yazıt Bulundu

Uşak ili Ulubey ilçesindeki Blaundos antik kentinde, üzerinde imparator Hadrianus'a ithaf edilmiş bir mermer blok keşfedildi. Yazıt “Kurtarıcı ve kurucu imparator Hadrianoi Olympios” anlamına gelmektedir ve muhtemelen Hadrianus'un hükümdarlığının son yıllarına (MS 132-138) tarihlenmektedir.

Danimarka’ya Kaçırılmış Tarihi Eserler Ülkemize Geri Dönüyor

Kültür ve Turizm Bakanlığı’mızın yoğun çalışmaları ve diplomatik girişimleri sonucunda, Burdur Boubon Antik Kenti’nden yaklaşık 60 yıl önce kaçırılan Septimius Severus’a ait heykel başı ile Pisidia Bölgesi’ne ait Düver pişmiş toprak levhaları, ait olduğu topraklara, ülkemize dönüyor.

Kuveyt’de 7700 Yıllık Ubeyd Dönemi Atölyeler Bulundu

Kuveyt-Polonya arkeoloji heyeti, Kuveyt'in Subiya Çölü'ndeki Bahra 1 alanında tarih öncesi Ubeyd dönemine (yaklaşık MÖ 5500-4000) ışık tutan önemli keşifler yaptı. Arap Yarımadası'nda türünün en eski ve en büyüğü olarak kabul edilen bu antik yerleşimde bir mücevher atölyesi ve çanak çömlek üretimine dair kanıtlar bulunmuştur.

Polis Operasyonuyla Yakalanan Olağanüstü Etrüsk Eserleri

İtalyan yetkililer, İtalya'nın orta kesimindeki Umbria bölgesinde, Perugia yakınlarındaki Città della Pieve kasabasında bulunan tek bir mezardan yağmalanan istisnai bir grup Etrüsk vazosu, lahit ve mezar eşyası ele geçirdi. Bulunan objeler arasında sekiz ostotek, iki lahit ve MÖ 3. yüzyılın son çeyreğine tarihlenen 50'den fazla mezar eşyasından oluşan zengin bir eser grubu bulunmaktadır.

İspanya'daki Arbreda Mağarasında Neandertal Kalıntıları Bulundu

Araştırmacılar, İspanya'nın kuzeydoğusundaki Arbreda Mağarası'nda önemli Neandertal diş kalıntıları ortaya çıkardı. American Journal of Biological Anthropology dergisinde yayınlanan çalışma, IPHES-CERCA'dan Dr. Marina Lozano tarafından yönetildi ve Katalan Kültürel Miras Araştırma Enstitüsü (ICRPC-CERCA) ve Girona Üniversitesi gibi kurumlarla işbirliği yapıldı.

3,6 Milyon Yıllık Hominin Ayak İzleri

3,6 milyon yıl önce, üç uzak insan akrabası, tarih yazdıklarından habersiz bir şekilde gezintiye çıktılar. Tamamen şans eseri, ayak izleri volkanik küle kazındı ve milyonlarca yıl boyunca varlığını sürdürerek modern bilim insanlarına insan atalarının iki ayak üzerinde yürüdüğüne dair en eski kesin kanıtı sağladı.

Balıkçılığın En Eski Tasvirleri Keşfedildi

Ren Nehri kıyısındaki Gönnersdorf Buzul Çağı kamp alanı, erken dönem balıkçılık uygulamalarına yeni bir ışık tutan çığır açıcı bir keşfi ortaya çıkardı. Yeni görüntüleme yöntemleri, araştırmacıların antik şist plakalar üzerindeki karmaşık balık gravürlerini, balık ağları veya tuzakların tasvirleri olarak yorumlanan ızgara benzeri desenlerle birlikte görmelerini sağladı.

Antik Pişmiş Toprak Figürinlerdeki Parmak İzleri

Oxford Üniversitesi'nden doktora öğrencisi Leonie Hoff tarafından yapılan ve Oxford Journal of Archaeology'de yayınlanan yeni bir ön çalışma, pişmiş toprak figürinler üzerinde bırakılan antik parmak izlerinin, onları yapanların yaşını ve cinsiyetini nasıl ortaya çıkardığına dair fikir veriyor.

Sicilya Açıklarında Onlarca Amphora Yüklü Batık Bulundu

Sicilya açıklarındaki antik bir gemi enkazı alanında, İngiliz sularında daha sık rastlanan bir türe ait düzinelerce amphora keşfedildi. Enkazın yaşı 2100 ila 1900 yıl arasında değişiyor ve büyük oranda Richborough 527 tipi amphora içeriyor; bu gemide bulunan amphoralar adını İngiltere'nin güneyindeki Richborough bölgesinden alıyor.

Almanya'da Roma Dönemine Ait Kalıntılar Bulundu

Hechingen-Stein Roma Açık Hava Müzesi arazisinde bir Roma adak anıtına ait 100'den fazla parça keşfedildi. Stuttgart'taki Devlet Anıtları Koruma Dairesi (LAD) arkeologları, MS 2. ve 3. yüzyıllara ait bir Roma arazisinde yaptıkları kazıda nadir bulunan bir “tanrı sütunu” kalıntısı buldu.

161 Milyon Yıllık Bir 'Dev' Kurbağa Fosili Bulundu

Arjantinli ve Çinli bilim insanlarından oluşan bir ekip, Arjantin'in Patagonya bölgesinde dinozor fosilleri ararken, bunun yerine başka bir şey buldu: bir kumtaşı levhası içinde korunmuş bir iribaşın kafatası ve omurgasının parçaları. Daha da şaşırtıcı olanı, amfibi fosilinin 161 milyon yaşında olduğu ve bilinen en eski kurbağa yavrusu rekorunu yaklaşık 20 milyon yıl kırdığı ortaya çıktı.

Sessizlik Kuleleri

İnsanlar binlerce yıldır ölülerini gömüyorlar, ancak cesetleri dönüştürmemize yardımcı olması için doğadan yararlandığımız tek yol bu değil. Tibet'te yırtıcı kuşlar Gökyüzü Gömüleri'nde önemli bir rol oynar ve İran gibi başka yerlerde, etobur kuşların beslenebilmesi için cesetlerin yerleştirildiği bir yer olan Sessizlik Kuleleri'nin inşa edildiği görülmektedir.

Büyük İskender'in Efsanevi Mor Tuniği Bulundu mu?

Antik Makedonya kralı olmanın getirdiği pek çok avantajdan biri de mor renkte giyinme hakkıydı ve Büyük İskender bu kraliyet hakkından kesinlikle en iyi şekilde yararlandı. Efsanevi hükümdarın patlıcan rengi kıyafetini her fırsatta giydiğine inanılıyor ve yeni bir çalışma, sonunda onun en ünlü mor giysilerinden birinin bulunmuş olabileceğini gösteriyor.

Gürcistan'da Jüpiter Dolichenus'a Adanmış Altın Plaka Bulundu

Arkeologlar, Apsaros Roma kalesinde, asıl kökeni Doğu eyaletlerinde olsa da Roma ordusunda derin kökleri olan tanrı Jüpiter Dolichenus'a adanmış küçük, altın bir adak levhası buldular! Yaklaşık 2 bin yıl önce İmparatorluğun doğu sınırlarındaki askerlerin Roma askeri uygulamalarının bir örneği olan kalede, 2014 yılından bu yana arkeolojik kazılar sürdürülmektedir.

Avrupa'da Bilinen En Eski Cam Fırını Keşfedildi

Kuzey İtalya'daki Frattesina bölgesinde bir Geç Tunç Çağı cam yapım fırını ve binlerce canlı, çok renkli boncuk ortaya çıkarıldı. Kilden bir fırın, cam işleme aletleri ve cam objelerden oluşan kalıntılar 3 bin yıl öncesine tarihleniyor ve bu da burayı Avrupa'da bilinen en eski cam üretim alanı yapıyor.

Truva Savaşı'nın Kanıtı Olduğu Düşünülen Altın Maske

Schliemann, Homeros'un “İlyada ‘sında Truva'nın Akha (Yunan) kuşatmasını yöneten efsanevi kral Agamemnon'un cesedini bulduğuna inanıyordu (Homeros'un ’Odysseia ”sında da adı geçer ve bazı antik Yunan oyunlarında yer alır). Homeros'a göre Agamemnon Mycenae'de hüküm sürmüştür ve bu eser o zamandan beri “Agamemnon'un Maskesi” olarak bilinmektedir.

Tekerleğin İcadına Dair Yeni Bir Çalışma Yayınlandı

Bir çift mühendis ve bir tarihçi, tekerleğin ilk kullanımının nasıl gerçekleşmiş olabileceğini modellemek için bir araya geldi. Royal Society Open Science dergisinde yayınlanan makalelerinde, ABD'deki Illinois Urbana-Champaign Üniversitesi'nden Lee Alacoque, Georgia Teknoloji Enstitüsü'nden Kai James ve Columbia Üniversitesi'nden Richard Bulliet, Karpat Dağları'ndaki bir bakır madeninde çalışan işçilerin yaklaşık 6 bin yıl önce madenin derinliklerinden cevheri daha kolay taşımaya çalışırken ortaya çıkmış olabilecek süreci anlatıyorlar.

Ahşap Kelt Mezarı Keşfedildi

Almanya'nın güneybatısındaki Riedlingen yakınlarında yapılan bir kazıda, tamamen korunmuş bir erken dönem Kelt ahşap mezar odası ortaya çıkarıldı. Bu, Almanya'da şimdiye kadar bulunan tamamen korunmuş ikinci Kelt mezar odasıdır ve diğeri 1890 yılında keşfedilmiştir, bu nedenle yetersiz belgelenmiş, yetersiz kazılmış ve bugün sadece bazı kısımları ayakta kalmıştır.

Türkiye’nin Kadim Tarihini ve Kültür Mirasını 17 Dilde Dünyaya Tanıtıyor

T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milli Saraylar ve Çanakkale Alan Başkanlığı’na bağlı müze ve ören yerlerinde, toplam 84 noktada hizmet veren SICPA Türkiye, ziyaretçilere yönelik sesli rehberlik desteğini dijitale taşıdı. Firma, Topkapı Sarayı’ndan Efes’e, Göbeklitepe’den Galata ve Kız Kuleleri’ne, Nemrut Dağı’ndan Patara’ya kadar şu anda 42 müze ve örenyerinde, işaret dili ile birlikte 17 farklı dilde sesli rehberlik hizmeti sunuyor.